fbpx

FONKSİYONEL TIP DİYETİSYENLİĞİ

Merhaba! Bugün yaşadığımız duyguların sahip olduğumuz hastalıkların en derinine, yani en ilkel sebebine inmek ister misiniz?

Sizlere fonksiyonel tıptan ve bu alandaki diyetisyenin rolünden bahsedeceğim. Keyifli aydınlanmalar

Sadece bir hastalığı iyileştirmek için değil hayatımızdaki her şeyi neden yaşadığımızı bilmek ve onun en iyi halini kendimize kazandırmak sosyal, psikolojik ve fizyolojik sağlığımız için pırlanta gibidir. Eğer kök nedenini bilirsek hayatımız kolaylaşır ve daha bilinçli yaklaşabiliriz her şeye. İşte fonksiyonel tıpın temel amacı budur;

Fonksiyonel tıpta bireysel bir tedavi ön plandadır, bireyin biyokimyasal, genetik ve yaşam tarzındaki işleyişi detaylıca araştırılır ve özel bir tedavi planlanır. Bilimseldir ve zannedildiği gibi ‘alternatif tıp’ değildir.

Tıptan farkı nedir soruları uçuşmadan, tıp organları hedef alırken fonksiyonel tıp organizmayı hedef alır, genetiğin bize getirdiği semptomların kök nedenine inerek onlarsız hayatımıza devam etmemizi sağlar. İlaç tedavisinden ziyade beslenme modeli ve yaşam tarzı değişikliğiyle tedavi özelleştirilir.

Fonksiyonel Tıp Diyetisyeni, potansiyel riskli olan besin gruplarını elimine eder, varlığında ve yokluğundaki semptomları inceler ve tedaviye göre tekrar vücuda kazanılmasını sağlar. Peki potansiyel riskli gruplar nelerdir? Bunları gluten, laktoz, kazein, lektin olarak sıralayabiliriz. Günümüzde insanlar içeriğinde bu grupların bulunduğu besinleri tükettiği zaman şişkinlik, duygusal huzursuzluk, mide bulantısı gibi semptomlar göstermesine rağmen üzerine gitmemektedir. Anlık olarak geliştiğini düşünür ve önemsemezler. Bu durumda zamanla kronik inflamatuar rahatsızlıklara zemin hazırlayarak hayatı zorlaştırır. Dediğimiz gibi bireysel olduğu kadar bütüncüldür ve bireyin bütün özellikleri incelenerek tedavi oluşturulur. En zor, hayatı olumsuz yönde etkileyen hastalıklardan kronik inflamatuar hastalıkların tedavisinde bütüncül bir bakış açısı ile beslenme odaklı yaklaşmak tedaviyi büyük bir ölçüde iyileştirir.

Tedavi sürecinde hastanın bireysel özelliklerinin farkedilmesi ve onun yaşam şekline göre planlama yapmak aslında fonksiyonel tıp tedavisinin temelini oluşturur. Gerektiği zaman hekim kontrolü ile birlikte takviyelerden ve fitoterapik ajanlardan faydalanmak tedaviyi bir üst noktaya taşımaya yardımcıdır.  Stresin ve genetiğin getirdiği hayat yükünü iyileştirmek ve üzerine gitmek, sorgulamaktan korkmamak bile bizi iyileştirmek için bir adımdır. Her şeyden önce kendimiz vücudumuzun bize verdiği tepkileri gözlemlemeli ve bunları dikkate almalıyız.

Son zamanlarda çok güncel olan bağırsak sağlığımızın ruhsal durumumuz üzerine olan büyük etkisini de gözardı edemeyiz.  Çok güzel ve tamamlayıcı bir örnek sunalım; mutluluk hormonu dediğimiz serotonin hormonunun %80’ini bağırsaklarımızdan salgılanırken %20’si beynimizden salgılanır, bu çok şaşırtıcı ve önemli bir orandır. Vücudumuza besin diye aldığımız şeyler bize sadece tokluk hissi sağlamamalı, ruhsal ve fizyolojik sağlığımızı birlikte tamamlamalıdır. İkisi arasında bir dengesizlik olduğu zaman çoğu hastalığın özelliklede kronik inflamatuar hastalıkların semptomlarını görmemek zamanla o hastalığa yakalanmamak maalesef ki zordur. Fonksiyonel tıpta diyetisyenler her şeyin temeline inerek semptomu bastırmadan onu iyileştirmeyi amaçlar.

Nice güncel ve bütüncül yaklaşımlar adına, daha ileriye iyileşmeye doğru 🌸


İclâl Şimşek
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik 2.sınıf
Linkedln: https://www.linkedin.com/in/icl%C3%A2l-%C5%9Fim%C5%9Fek-606624232

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum Yap