
Kimyasal ve mekanik olarak konforlu bir preperasyon ve sızdırmaz kök kanal dolgusunun yapılabilmesi için kök kanal çalışma boyunun doğru belirlenmesi gerekir.Kök kanal çalışma boyu nedir ?, kök kanal çalışma boyu koronalden seçilen referans noktasından kanalın şekillenip doldurulacağı noktaya olan mesafesidir.Kök kanal preperasyonu için kilit nokta minör apikal foramendir. Yani bitim noktası minör apikal foramen olarak kabul edilir.Minör apikal foramen ; kök pulpasının periodontal alanla birleştiği sınır olarak kabul edilir. Anatomik apeksten 0-2mm içerde yer alabileceği gösterilmiştir.Apikal foramen dişin anatomik apeksi ile aynı doğrultuda yer almaz.Yani asimetrik bir durum mevcut olabilir. Bu noktayı belirlemek tedavi başarısı için oldukça önemlidir. Endodontik tedavide uygulanan eğeleme, dezenfeksiyon ve tıkama işlemlerinin apikal foramende noktalanması başarının tedavisine oldukça olumlu etkileri görülmektedir .Kök kanal boyundan uzun alıştığınız durumda geniş yara yüzeyi meydana getirme olasılığımız artmaktadır .Aslında oluşacak tek sorun geniş yara yüzeyi oluşturmak değil; kanal içi debris, enfekte doku artıkları, irriganlar ve kanal dolgu maddelerinin periapikal dokulara taşmasıyla beraber tedavinin başarı oranı oldukça düşecektir .Kök kanal tıkaması, kanal boyundan kısa olması durumunda kanallarda yeteri kadar tıkama ve temizleme yapılmamaktadır. Kanalın apikalinde kalan boşluklar bakterilerin yaşaması ve çoğalması için uygun bir barınak oluştururken, kanal içine sızabilecek doku sıvıları bu mikroorganizmaların besin ihtiyacını karşılayabilmektedir. Kanalda tıkama yapılırken (özellikle enfekte vakalarda) kanalın apikal 3mm’nin iyi temizlenip doldurulması büyük önem taşımaktadır.
Çalışma boyunun doğru belirlenmesi için;
1- Parmak ucu hassasiyetinin artması için koronal preflaring yapılmalı.
2- Çalışma boyu apeks bulucu ile belirlendikten sonra radyografla kontrol edilmelidir. 3- Preoperatif teşhis filmi alınmalı
4- Tek bir çalışma boyu belirleme yöntemi kullanmak yerine vakaya göre birkaç yöntemle doğrulama yapılmalı
Kök kanal boyunun belirlenmesinde çeşitli yöntemler kullanılmaktadır.
1-Kağıt Koni İncelemeleri
Bu yöntem aslında çalışma boyu kontrol yöntemidir. Çalışma boyu belirleme yöntemi değildir. Özellikle apeks bulucu ve radyografinin yetersiz kaldığı aşırı geniş foramen veya kök rezorpsiyonlarının varlığında faydalı olabilir.Ama bu yöntemde seluloz lifler periapikal bölgeye itilebilir.Ve bu seluloz lifler periapikal lezyonlara sebep olabilir.Yani bu da tedavide başarısızlık anlamına gelir. Kağıt koni incelemelerinde 3 farklı yöntem mevcuttur.
1-Rosenberg Yöntemi : Kağıt koni, tahmini kanal boyundan 2 mm kısa yerleştirilir. Koninin ucunda ıslanma oluşuncaya kadar kanal içerisinde 0.25 mm’lik ilerlemeler yapılır. Koninin kuru kaldığı maksimum uzunluk çalışma boyu olarak kabul edilir
2-Hibrit Yöntem : Kağıt koni ile apikal foramenden çıkılır ve uçta ıslaklık oluşunca bir büyük çaptaki koni biraz daha kısa olarak yerleştirlir. Koninin kuru kaldığı maksimum uzunluk, çalışma boyu olarak kabul edilir
3-Geleneksel Yöntem : Kağıt koni, apikal daralımdan çıkacak şekilde yavaşça ilerletilir. Koninin ucunda ıslaklık oluşup oluşmamasına göre çalışma boyu belirlenir.
2-Parmak Hassasiyeti
Hekim, kanal eğesinin sıkıştığı ya da dirençle karşılaştığı noktayı parmak hassasiyetiyle hissetmeye çalışır. Çalışma boyunu belirlemek adına pratik bir yöntemdir ve kullanımı yaygındır. Ama tabii bu yöntemi kolaylıkla uygulamak için deneyimli olmak gerekir. Anatomik varyasyonlar, skleroze kanallar, rezorbe kökler bu yöntemin uygulanmasını oldukça zorlaştırmaktadır. Bu sebeplerden ötürü de tek başına kullanılacak bir yöntem değildir.
3-Radyografik Yöntem
Çalışma boyunun belirlenmesinde en çok kullanılan yöntemdir. Kök kanal sisteminin direk gözlenebilmesi, kanal ve kurvatürlerin belirlenmesi, hastalık bulunup bulunmadığının tespit edilebilmesi ve tedavi öncesinde tahmini bir çalışma boyu vermesi gibi avantajları mevcuttur.
3.1 Klasik Radyografik Yöntem:
Geleneksel periapikal filmler kullanılır. Kök kanalına yerleştirilen aletin gerçek boyu ile radyograftaki boyu arasında bir orantı kurularak kanalın gerçek boyu tespit edilir. Bir diğer yaklaşım da radyografta gözlenen apeksten 1 mm kısa çalışılmasıdır. Bu yaklaşım apikal daralımın apeksten 1 mm koronalde bulunduğunu bildiren çalışmalara dayanmaktadır.
3.2 Dijital Radyografik Yöntem :
Radyovizyografi (RVG) veya fosfor plak görüntüleme sistemi kullanılır. Fosfor plaklar kablosuz, röntgen ışını aldığında sabit bir görüntüyü kendi üzerine kaydedebilen ince sensörlerdir. Kaydedilen görüntü bir okuyucu cihaz yardımıyla bilgisayar ekranına taşınır. Kullanılmış fosfor plaklar üzerindeki görüntüler yoğun beyaz ışığa maruz bırakılarak silinip, yeniden kullanılabilir duruma getirilebilirler. Radyovizyografide ağız içine yerleştirilen sensörlerle röntgen dijital olarak çekilir ve görüntü saniyeler içerisinde bilgisayar ekranına yansıtılır. Görüntünün kaydedilip saklanabilmesi, görüntü kontrastı ve büyüklüğünün ayarlanabilmesi, ölçüm yapabilen cetvel fonksiyonunun bulunması, netliğin bir dereceye kadar artırılabilmesi gibi özelliklerinin yanısıra, azaltılmış radyasyon dozu ve zaman tasarrufu sağlaması sebebiyle geleneksel radyografiye kıyasla avantajlı görülmektedir.
4-Elektronik Apeks Bulucular
Daha doğru sonuçlar veren apeks bulucuların kullanıma girmesiyle tedavide ihtiyaç duyulan röntgen sayısını azalmış, hastaların daha az radyasyona maruz kalması sağlanmıştır. Suzuki’nin periodonsiyum ve oral mukoza arasında sabit bir rezistans olduğu prensibinden yola çıkarak 1962 yılında ilk apeks bulucuyu Sunada yapmıştır.
4.1 Birinci Nesil Apeks Bulucular
Rezistans tip apeks buluculardırlar. bir diğer adıyla ‘direnç’ bir maddede elektron ve atomlar arasında oluşan çarpışmalar sebebiyle elektronların enerjilerinin bir bölümünü kaybederek hareketlerinin kısıtlanmasıdır. Kullanımları kolaydır ancak her kullanımdan önce kalibre edilmeleri gerekir. Elektrolitler, eksuda, hemoraji, vital pulpa dokusu ve fazla nem bulunan kanallarda yanlış ölçüm verebildikleri için güvenilir değildirler.Kullanım esnasında hastada ağrıya sebep olabilirler.
4.2 İkinci Nesil Apeks Bulucular
Empedans tip apeks bulucular olarak da adlandırılırlar. Empedans , doğru akım devresindeki direncin, alternatif akım devresindeki karşılığıdır. Kanal aleti koronalden apikale doğru ilerletilirken yükselişte olan empedans, apikal daralıma gelindiğinde ani bir düşüş gösterir. Bu ani düşüşün gerçekleştiği nokta çalışma boyu olarak kabul edilir. Kuru kanallarda ve elektrolitlerin varlığında yanlış okumalar oluşabilir.
4.3 Üçüncü Nesil Apeks Bulucular
Frekans tip apeks bulucular olarak da adlandırılırlar. Bu apeks bulucuların empedans farkına göre ve empedans oranına göre çalışan 2 tipi mevcuttur.Üçüncü nesil apeks bulucuların ilki olan Endex empedans farkını ölçerek çalışır. Kanalda serum fizyolojik ya da sodyum hipoklorit gibi bir elektrolit varken doğru ölçümler vermektedir. Daha sonraları geliştirilen Root ZX ise empedans oranını ölçerek çalışır ve kendi kendine kalibre olabildiği için kullanımı kolaydır. Root ZX’in çalışma boyu tespitinde gösterdiği yüksek doğruluk oranı pek çok çalışmayla onaylanmıştır.
4.4 Dördüncü Nesil Apeks Bulucular
Empedans ölçümünü, iki veya daha çok frekansı farklı zamanlarda kullanarak yaparlar.
4.5 Beşinci Nesil Apeks Bulucular
Elektrik devresinin kapasitans (elektrik enerjisini depolayabilme özelliği) ve rezistansını ayrı ayrı ölçerler.
4.6 Altıncı Nesil Apeks Bulucular
Adaptif özeliğe sahiptirler. Hem kuru kanallarda hem de nem, eksuda ve kanın engellenmediği kanallarda ölçüm yapabilirler.
ÇEŞİTLİ APEKS BULUCULAR
EtkinKampüs, üniversite öğrencilerine yönelik düzenlediği etkinliklerle sadece akademik değil, aynı zamanda mesleki ve kişisel gelişimlerine katkı sağlıyor. Etkin Kampüs’ün öğrencilere sunduğu fırsatlar, onların alanlarındaki potansiyelini en üst düzeye çıkarmalarına yardımcı oluyor.
Etkinliklere ulaşmak için tıklayın.
Kampüs temsilciliği hakkında detaylı bilgiye erişmek için tıklayın.
YAZAR:
Hasret Çağin
İstanbul Kent Üniversitesi Diş Hekimliği 3. Sınıf