
Voleybolcularda Yaralanma Protokolü ve Fizyoterapi
Voleybol, yüksek yoğunluklu sıçrama, ani yön değişiklikleri ve tekrarlayan baş üstü hareketleri gerektiren dinamik bir spor dalıdır. Bu özellikler, voleybolcuları özellikle alt ekstremite ve omuz bölgesinde çeşitli kas-iskelet sistemi yaralanmalarına yatkın hale getirir. Spor fizyoterapistleri olarak, bu yaralanmaların önlenmesi, yönetimi ve rehabilitasyonunda bilimsel ve bireyselleştirilmiş protokoller uygulamak temel görevimizdir.
Yaralanma Mekanizmaları ve Sıklığı
Voleybolcularda en sık karşılaşılan yaralanmalar arasında ayak bileği burkulmaları, diz ön çapraz bağ (ACL) yaralanmaları, patellar tendinopati ve omuz impingement sendromu yer alır. Özellikle ayak bileği burkulmaları, sıçrama sonrası inişlerde rakip oyuncunun ayağına basma sonucu oluşan inversiyon yaralanmalarıdır. Bu tür yaralanmalar, voleybolcularda en sık görülen yaralanmalardır . Diz yaralanmaları genellikle ani duruş ve yön değişiklikleri sırasında meydana gelirken, omuz yaralanmaları tekrarlayan baş üstü hareketlerinin neden olduğu aşırı kullanıma bağlı olarak gelişir.
Acil Müdahale ve Rehabilitasyon Protokolleri
Akut yaralanmalarda ilk müdahale, POLICE protokolü (Protect, Optimal Loading, Ice, Compression, Elevation) çerçevesinde gerçekleştirilmelidir. Bu protokol, yaralı bölgenin korunması, optimal yükleme, soğuk uygulama, kompresyon ve elevasyonu içerir . Rehabilitasyon süreci, akut, subakut, orta ve fonksiyonel olmak üzere dört fazdan oluşur. Her faz, sporcunun iyileşme sürecine göre bireyselleştirilerek planlanmalıdır.
Fizyoterapide Klinik Yaklaşımlar
Rehabilitasyonun ilk aşamalarında, ağrıyı azaltmak ve inflamasyonu kontrol altına almak için manuel terapi ve elektroterapi yöntemleri kullanılabilir. Subakut dönemde, eklem hareket açıklığını artırmaya yönelik mobilizasyon teknikleri ve kas kuvvetini yeniden kazandırmak için izometrik egzersizler uygulanır. Orta ve fonksiyonel fazlarda ise, proprioseptif egzersizler, denge çalışmaları ve spora özgü hareketlerin yeniden eğitimi ön plandadır. Özellikle omuz yaralanmalarında, rotator cuff kaslarının güçlendirilmesi ve scapular stabilizasyon egzersizleri önemlidir.
Spora Dönüş ve Önleyici Stratejiler
Sporcunun sahaya dönüşü, fonksiyonel testler ve objektif değerlendirmelerle belirlenmelidir. Ağrısız tam hareket açıklığı, kas kuvvetinin yeterli düzeye ulaşması ve fonksiyonel testlerde simetri sağlanması, spora dönüş için temel kriterlerdir. Ayrıca, yaralanma riskini azaltmak için nöromüsküler eğitim, denge ve stabilizasyon egzersizleri içeren önleyici programlar uygulanmalıdır. Bu programlar, sporcunun pozisyonuna ve bireysel ihtiyaçlarına göre özelleştirilmelidir.
Sonuç
Voleybolcularda yaralanmaların etkin yönetimi, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Spor fizyoterapistleri olarak, bilimsel temelli protokoller ve bireyselleştirilmiş rehabilitasyon programları ile sporcunun en kısa sürede ve güvenli bir şekilde sahaya dönmesini sağlamalıyız. Bu süreçte, antrenörler ve sağlık ekibi ile sürekli iletişim halinde olmak, rehabilitasyonun başarısını artıracaktır.
Kaynakça
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/138096
https://doi.org/10.5281/zenodo.12528152
https://dergipark.org.tr/tr/pub/makusbd/issue/83908/1489911?utm_source
https://journalofsportsmedicine.org/full-text/44/tur?utm_source
Elif Nur Demir
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü
2. Sınıf Temsilcisi