fbpx

Sosyologların Deprem Sahasındaki Görevleri

Türkiye bir deprem bölgesi olduğu bilinmekle beraber 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremle de bunu kanıtlamış bulunmaktadır.  Doğa olaylarının varlığı gerçektir fakat afet haline gelmesi alınmayan önlemler gerekçesiyle olmaktadır. Deprem anı, deprem sonrası yaşanmış ve yaşanmakta olan sorunlar sadece fiziksel olmakla kalmayıp sosyolojik ve psikolojik olarak da varlığını göstermektedir. Beklenmedik bir şekilde gerçekleşen deprem sonucu birçok insan iç ve dış göçlerle kendilerine yaşam planı yapmaya başladılar fakat maddi manevi yetersizlikler bunun önüne engel olmaktadır. Göç edilmesi halinde meydana gelen işsizlik sorunu, kültür karmaşası ekonomik sorun, aile içi tartışma gibi sorunlar göz önüne gelmektedir. Sosyologlara deprem bölgelerinde kalan insanlar ve daha sonrasında deprem etkisiyle göç etmiş insanlara yardım etmesiyle amacıyla çok ihtiyaç vardır. Deprem sonrası insanların yaşadığı büyük buhran dönemiyle toplumsal sorunlar artış gösterecektir. Deprem bölgesinde varlığını sürdürmeye devam eden vatandaşlar için ise ekonomik, sağlık ve birçok sorunu beraberinde görmek mümkündür. Toplum birliğini sağlamak yapılması gereken davranışlardan en önemlisidir. Türk milleti her türlü zorluğa rağmen birlikteliği sağlayabilen bir millettir. Deprem sürecinde de hep birlikte yardımlaşa yapılan çalışmalarda görüldüğü üzere toplum bir dayanışma içinde olmuştur. Gerek deprem bölgesinde olanlar gerek deprem bölgesine yardıma giden gerekse uzaktan iletişime geçip varlığını ve desteğini maddi manevi gösteren herkes buna dâhildir. Hep birlikte vatandaşın yalnızlık ve güvensizlik sorununu çözmeliyiz.

Sosyologlar ‘AFET’E HAZIRLIKLI İŞYERİ, AFET’E HAZIRLIKLI AİLE, AFET’E HAZIRLIKLI OKUL’ kampanyalarını daha aktif bir hale getirmelilerdir. Topluluk bilincinin her defasında hatırlatma birliktelik, yardımlaşma için her türlü sivil toplum kuruluşlarıyla hareket ederek sarsılan, bozulan dengeyi tekrar düzeltmelidir. Sosyologlar alanda nitel araştırmalarla vatandaşın sorunlarını ve gelecek kaygılarını öğrenmeli bununla ilgili yetkililerle görüşüp plan dâhilinde işe koyulmalılardır. Yaşam alanı yaratmak bir yana aslında bakılırsa toptan bir kültürü tekrar yerine getirmek amaçlanmalıdır. Eski düzen fark edilmeksizin, üzüntülerin yerini yeni inşanın eskiyi aratmaması gerekir. Yapılar değişir, olaylar değişir, kişiler değişir ama insanın özü, kültürünü değiştirmek o insandan, toplumdan bir parça koparmak olacaktır. Bir kültürü tekrar toparlamak orada yaşayan ve oradan göç eden vatandaşa bir motivasyon niteliğinde olacaktır.

Zeynep Nur Banaz
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 2. Sınıf Öğrencisi
Linkedln: www.linkedin.com/in/zeynep-banaz-98a721260

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum Yap