
Akdeniz Diyeti ve Mikrobiyota İlişkisi
Giriş
Bağırsak mikrobiyotası gıdaların sindirimi, bağışıklık sisteminin desteklenmesi, çeşitli vitaminlerin üretimi, bağırsak sağlığı, inflamasyonun önlenmesi, ideal vücut ağırlığının korunması, beyin faaliyetleri gibi farklı vücut fonksiyonları için önemli roller üstlenmektedir. Mikrobiyota, doğum sırasında veya doğumdan kısa bir süre sonra insan bağırsağında mikroorganizmaların kolonileşir ve yetişkinlerde stabil bir ortam oluşana kadar büyüyüp gelişmeye devam eder. Yetişkinlik döneminde, insan bağırsak mikrobiyomunun çeşitliliği ve karmaşıklığı, fiziksel aktivite, stres veya sigara içme alışkanlıkları gibi diyetle ilgili olan ve olmayan faktörler de dahil olmak üzere çeşitli yaşam tarzı seçimlerinden etkilenir. Ayrıca çevresel faktörler, yaşlanma, ilaçlar ve hastalıklar mikroorganizmaların kompozisyonunu ve işlevselliğini değiştirir (1).
Konakçının metabolik ara ürünlerinden veya diyet öncüllerinden üretilebilen mikrobiyal metabolitler mikrobiyotadaki çeşitliliği etkiler. Bu nedenle kişiselleştirilmiş beslenme yöntemlerinin mikrobiyota kompozisyonunu ve işlevlerini modüle etmek için kullanılabileceği araştırmalarca gõsterilmiştir. Besin alımını doğru bir şekilde düzenleyerek mikrobiyota için faydalı mikrobiyal metabolitlerin üretimi arttırılabilmiş ve zararlı metabolitlerin üretimi azaltılabilmiştir (2). Polifenollerin çok büyük bir kısmı bağırsak mikrobiyotasındaki mikroorganizmalar tarafından metabolize edilir. Oluşturdukları mikrobiyal türevli fenolik metabolitler portal ven tarafından emilir ve biyoaktif bileşikler olarak sistemik dolaşıma ulaşır. Ancak polifenollerin sadece mikrobiyal metabolizmaya alakalı olmadığı, aynı zamanda bazı polifenollerin belirli dozlarının bağırsak mikrobiyotasını da değiştirebildiği, dolayısıyla çift yönlü bir ilişki oluşturabildiği de gösterilmiştir. Bağırsak mikrobiyomundan etkilendiği gösterilen diğer bir metabolit grup da dolaşımdaki dallı zincirli amino asitlerdir. Dallı zincirli amino asit seviyelerinin konağın metabolik çeşitliliğini, mikrobiyal biyosentezini ve bağırsak mikrobiyotasını etkilediği öne sürülmüştür (3).
Diyet mikrobiyota sağlığını etkileyen temel faktörlerdendir. Giderek artan çalışmalar sayesinde hayvan bazlı besinler yerine bitki bazlı besinlerden daha zengin beslenmenin, hastalıkları önlemek için daha sağlıklı bir yöntem olabileceği kanıtlanmıştır (2). Akdeniz diyeti (AD); sebze, baklagiller, meyveler, kuruyemişler, zeytinyağı ve balık tüketiminin artmasını ve kırmızı et, süt ürünleri ve doymuş yağların tüketiminin azaltılmasıyla karakterize bir diyet türüdür (4). AD; kardiyovasküler hastalık (KVH), tip 2 diyabet, obezite, inflamatuar hastalıklar, dejeneratif hastalıklar ve kanser gibi çeşitli hastalık türlerinin önlenmesinde yararlı etkileri kanıtlanmıştır (2). AD’ine bağlılık; mortalitenin azalması, antioksidan aktivitenin artması, çeşitli hastalıkların görülme sıklığının azalması ve inflamasyonun azalmasıyla ilişkilendirilmiştir (4). Araştırmalar, AD’nin bağırsak mikrobiyotasını düzenleyerek çeşitliliğini artırabildiğini göstermektedir (5).
Tanı koyulmuş bir KVH geçmişi olmayıp en az 3 metabolik sendrom kriterini sağlayan 400 benzer özellikteki erkek ve kadın katılımcıyla yapılan bir çalışmada, müdahale grubundaki katılımcılara, ağırlık kaybetme hedeflerine ulaşmak için planlanan, fiziksel aktivite teşvikiyle beraber enerjisi azaltılmış bir AD’ ine uymaları söylenmiştir. Kontrol grubundaki katılımcılar, ağırlık kaybetmelerine yardımcı olması için fiziksel aktiviteyi artırmak gibi tavsiyeler hakkında herhangi bir tavsiye almadan, diledikleri kadar kalorili AD’lerini sürdürmeleri konusunda bilgilendirilmiştir. 1 yılın sonunda katılımcıların antropometrik ölçümleri, besin tüketim sıklığı anketi, diyete bağlılık puanı, fiziksel aktivite anketi ve kan testi sonuçları değerlendirilmiştir (1).
Çalışma öncesi müdahale grubunun ağırlığı ve enerji alımı daha fazla çıkmış olmasına rağmen çalışma sonrasında bu durumun tersine döndüğü ve diyete bağlılık puanlarının kontrol grubuna göre daha fazla olduğu görülmüştür. Müdahale grubunda, daha yüksek diyete bağlılık puanı ve daha düşük hayvansal protein alımı sonucunda bağırsakta Firmicutes şubesine ait üyelerin bolluğunda anlamlı bir değişiklik gözlemlenmiş ve sonucunda Bacteroidetes-Firmicutes oranı (B/F) artmıştır ( P < 0,05) (1). Sonuç olarak 1 yıl süren enerji kısıtlamalı AD’ nin fiziksel aktiviteyle desteklenmesinin, bağırsak mikrobiyotasını modüle ederek vücut ağırlık kaybını sağladığı gözlemlenmiştir (1).
Beden kütle indeksi (BKI) ≥24 kg/m2 olan 20-65 yaşındaki 82 katılımcı ile yapılan farklı bir çalışmada ise müdahale grubuna katılımcılara özgü günlük alışılmış diyetlerinin enerji ve makro besin alımını koruyan AD şartlarına uygun bir diyet tüketmeleri söylenmiştir. Kontrol grubundaki katılımcılardan ise alıştıkları günlük diyetlerine devam etmeleri istenmiştir. Çalışmadaki katılımcılar her iki haftada bir kendilerince kaydettikleri 7 günlük besin tüketim kaydıyla kontrol edilmiştir. 4. ve 8. haftalarda katılımcılardan antropometrik ölçümler ve kan numuneleri toplanmıştır (2).
Akdeniz diyeti tüketen müdahale grubu kontrol grubuna kıyasla günlük posa alımlarını 2 kat, bitkisel:hayvansal protein oranını 2,5 kat arttırmıştır (p<0,001). İlk 4 haftada diyete bağlılığın artmasıyla, akdeniz diyeti uygulayan gruptaki mikrobiyom benzerliğinde bir azalma görülmüştür. Ağırıklı Firmicutes cinsi olmak üzere 4.-8. haftalarda müdahale grubunda mikrobiyota çeşitliliğinde anlamlı değişiklikler gözlemlenmiştir. Sonuç olarak aşırı kilolu/obez bireylerde de enerji alımını değiştirmeden AD uygulatmanın mikrobiyota çeşitliliğini sağladığı gösterilmiştir (2).
Yeşil Akdeniz Diyeti işlenmiş ve kırmızı et açısından daha fazla kısıtlanmış, bitkiler ve polifenoller açısından ise daha da zenginleştirilmiş bir Akdeniz diyeti çeşididir. AD’ye göre YAD’ye akşam yemeğinde yeşil içecek olarak günde 3-4 fincan yeşil çay ve 100 g dondurulmuş Mankai bitkisi suşi küpleri verilmektedir. Yapılan bir çalışmada erkek katılımcılara 1500-1800 kkal, kadın katılımcılara 1200-1400 kkal olacak şekilde enerji kısıtlamalı AD ve YAD uygulanmıştır. Başlangıçta ve 6.ayda toplanan antropometrik ölçümler, kan numuneleri ve anketler sonucunda YAD uygulayan grupta AD grubuna göre diyete bağlılık puanı daha yüksek çıkmış ve daha fazla ağırlık kaybı gözlemlenmiştir (3). Bu çalışmada ayrıca Bifidobacterium bolluğundaki değişimin katılımcının diyete bağlılık puanıyla ters orantılı olduğu bulunmuştur. Bifidobacterium bolluğundaki azalma diyet türü ile değil, ağırlık kaybıyla ilişkilendirilmiştir. Ayrıca sindirim ve bağışıklığı destekleyen Prevotella’nın bolluğundaki değişimin diyete bağlılık puanıyla doğru orantılı olduğu ve bel çevresi ile leptin düzeylerine anlamlı etkileri olduğu bulunmuştur (3).
İngiltere, Fransa, Hollanda, İtalya ve Polonya dahil olmak üzere 5 farklı Avrupa ülkesinde yürütülen bir çalıșmada (4) bir yıl boyunca uygulanan AD müdahalesinin bağırsak mikrobiyotasında herhangi bir değişikliğe neden olup olmayacağı ve kırılganlığı azaltıp azaltmayacağı araştırılmıştır. Kırılganlık, bireyin endojen ve ekzojen stres faktörlerine karşı aşırı hassasiyeti ile karakterize edilen klinik bir durumdur. Bu durum, sağlıkla ilgili olumsuz olayların gelişmesi açısından yüksek risk oluşturur (6). Diyet müdahalesinin uygulanmasından önce ve sonra katılımcıların bağırsak mikrobiyotası profiline bakılmış ve yaşlı katılımcıların bağırsak mikrobiyotası profiline özel olarak tasarlanmış 12 aylık bir akdeniz diyeti müdahalesi uygulanmıştır (4).
Ülkeler arasında başlangıçta önemli beslenme farklılıkları olduğu gösterilmiştir. Ancak bir yıllık AD müdahalesi sonucu, beş ülkenin mikrobiyom bileşimlerinin örtüştüğü görülmüştür (p<0,001). Bu çalışmanın sonucunda artış gösteren Faecalibacterium, Roseburia ve Clostridium gibi bazı cinsler “Diyet Pozitif” olarak tanımlanmıştır. Bireylerin hastalıklarının iyileşmesine katkıda bulunan bu mikroorganizmalar mikrobiyotanın kırılganlık üzerinde etkisi olduğunu göstermektedir (4).
Özetle AD’nin uygulaması, bağırsak içi hacmi yüksek posa sayesinde arttırmıştır. Bu artış kolon içindeki fermentasyon yapan türleri, kısa zincirli yağ asidi ve dallı zincirli amino asit sentezleyen türleri, enerji metabolizmasındaki yolaklarda görevli türleri ve bağırsak içinde mikroorganizmaların konumlandıkları pozisyonları etkilemiştir. AD’ nin en net etkilerinden biri ağırlık kaybı sağlamasıdır. Vücut ağırlığı kaybı için AD uygulanması, mikrobiyotadaki B/F oranlarını değiştirerek olumlu değişikler sağlamıştır ve günümüzde profesyonellerce daha çok önerilmektedir. Akdeniz beslenme örüntüsünde her gün en az 5 porsiyon sebze ve meyve, 1-2 porsiyon tam tahıl, tercihen az yağlı olmak üzere 2 porsiyon süt ve ürünleri, 1-2 porsiyon sert kabuklu yemişler; haftalık olarak 2-4 porsiyon yumurta, en az 2 porsiyon kuru baklagiller, en az 2 porsiyon balık/deniz ürünleri ile beyaz et, maximum 2 porsiyon kırmızı et, maximum 1 porsiyon işlenmiş et tüketilmesi önerilmektedir. Yiyeceklere aroma ve tat vermek için tuz yerine baharatlar, soğan ve sarımsak kullanılabilir. İçecek olarak su ve bitki çaylarının tercih edilebilir. Mevsime uygun yiyeceklerin tercih edilmesi de önem taşımaktadır.
Kaynakça
1) Muralidharan J., Moreno I., Bullo M., et al. Effect on gut microbiota of a 1-y lifestyle intervention with Mediterranean diet compared with energy-reduced Mediterranean diet and physical activity promotion: PREDIMED-Plus Study. Am J Clin Nutr. 2021;114(3):1148-1158.
2) Meslier V., Laiola M., Roager H.M., et al. Mediterranean diet intervention in overweight and obese subjects lowers plasma cholesterol and causes changes in the gut microbiome and metabolome independently of energy intake. Gut. 2020;69(7):1258-1268.
3) Rinott E., Meir A.Y., Tsaban G., et al. The effects of the Green-Mediterranean diet on cardiometabolic health are linked to gut microbiome modifications: a randomized controlled trial. Genome Med. 2022;14(1):29.
4) Ghosh T.S., Rampelli S., Jeffery I.B, et al. Mediterranean diet intervention alters the gut microbiome in older people reducing frailty and improving health status: the NU-AGE 1-year dietary intervention across five European countries. Gut. 2020;69(7):1218-1228.
5) Merra G, Noce A, Marrone G, Cintoni M, Tarsitano MG, Capacci A, De Lorenzo A. Influence of Mediterranean Diet on Human Gut Microbiota. Nutrients. 2020 Dec 22;13(1):7.
6) Proietti M, Cesari M. Frailty: What Is It?. Adv Exp Med Biol. 2020;1216:1-7.

Şevval Göknur Atabey
Erciyes Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Mezunu







