Zamanın Sessiz Düşmanı: Erteleme Alışkanlığı ve Bilimsel Araştırmalar Işığında Kurtulmanın Yolları! 

BUNU OKUMAYI ERTELEME! 

Zamanın Sessiz Düşmanı: Erteleme Alışkanlığı ve Bilimsel Araştırmalar Işığında Kurtulmanın Yolları! 

‘Sonra yaparım’ düşüncesi sürekli olarak hayatımızı ele geçirmiş durumda. Biz fark etsek de  etmesek de bilinçaltımızda bile yankılanıyor o tümce. Hele ki yapılacak iş gözümüzde  büyüdüğünde kaçınılmaz bir düşünce haline geliyor. Biz de bu düşünceye esir olmuşuz  nedense, hiç kurtulmak için çaba göstermiyoruz. Komik olan tarafı da sürekli ertelediğimizde  başımıza açılan sorunlar karşısında yakınmamız. Bu farkındalığımız bizi nedense erteleme  düşüncesinden koparmaya yetmiyor. Son güne, saate hatta dakikaya kadar işlerimizi yapmama  konusunda ısrarcı oluşumuz bize hayatta mücadeleden kaçındığımızı göstermez mi? Başarının  en büyük formülünün de mücadele olduğunu düşünürsek bu kaçışımız bizi her defasında ya  geriye götürecek ya da yerimizde saymaya devam ettirecek. Ki bununla da kalmayıp bize stres  ve suçluluk gibi birçok psikolojik duyguyu beraberinde getirecek. 

‘’Peki ne yapmamız gerekiyor, nereden başlamalı?’’ dediğinizi duyar gibiyim. Bu yüzden çok  fazla uzatmadan, ‘Şimdi değilse ne zaman?’ düşüncesini sindirip erteleme alışkanlığını  yenmenin birkaç bilimsel taktiğini sizlerle paylaşacağım. 

Mükemmeliyetçilik ve Başarı Korkusunu Aş! 

Ertelemenin önündeki en önemli sebeplerden biri, bireyin kendini tanımaması ve hangi  durumlarda niçin ertelediğini bilmiyor olmasıdır. 

Uzun Özer’in (2005) araştırmasından da yola çıkarak içsel sorgulamanın sorunun kaynağına  ulaşarak erteleme sorunun çözümünü kolaylaştıracağını söyleyebiliriz. Bu durumda kendimize  sormamız gereken bazı ipucu sorular var: 

  • Bu işi ertelememin nedeni ne? 
  • Mükemmeli yapmamaktan mı korkuyorum? 
  • Görev bana sıkıcı ya da anlamsız mı geliyor? 

Bu sorulara yanıt verdiğimizde bir nebze de olsa kendimizi tanıyabileceğiz ve hangi duruma  nasıl ve neden tepki verdiğimi daha rahat bir şekilde anlayacağız. Bundan yola çıkarak da  farkındalığa ulaşıp planlarımızı o yönde yapmaya devam edebiliriz.  

Büyük Lokma Ye, Büyük Görev Yapma! 

Balkıs (2006), araştırmasında ertelemenin önemli sebebinin ‘yapacağımız görevin gözümüzde  büyümesi’ olduğunu belirtir. Büyük ve karmaşık gözüken görevler, bizde yetiştiremeyecek ya  da yapamayacak kaygısı yaratır böylelikle de kaçınma davranışı gösteririz. Bunun için bilimsel  öneri verecek olursak şöyle diyebiliriz: Görevleri küçük parçalara ayır! 

Görevleri küçük, yönetilebilir parçalara ayırmak hem bizdeki kaygıyı azaltacak hem de o  parçaları tamamladıkça başarmış duygusunu tetikleyecektir. Örneğin; bir araştırma yazısı yazacağız. Bunun için kendimize parçalanmış görevler belirleyebiliriz (kaynakça bulma,  araştırma başlığı belirleme, konuları ayırma ve özetleme vb. gibi). 

Zaman Seni Değil, Sen Zamanı Yönet! 

Kızıltepe (2011), çalışmasında öğrencilerin zaman yönetimi becerileri geliştirdikçe erteleme  alışkanlığını değiştirme konusunda motive olduklarını belirtiyor. 

  • Bunun için haftalık planlayıcılar ve dijital ajandalar kullanılabilir. 
  • Zaman blokları oluşturulabilir. (Belirli saatleri sadece belli görevlere ayırmak.) • ‘‘Pomodoro Tekniği’’ gibi yöntemler kullanılabilir. (Bu yöntemde 25 dakika çalışma, 5  dakika mola verme işlemi uygulanır.) 

Planlı olmak sizin de ön göreceğiniz şekilde hayatımızın birçok yönünde bize sağlam adımlar  atmamıza yardımcı olur. Planlı olup hedeflerimizi o şekilde yapmaya başladıkça erteleme  riskinden kurtulmuş oluruz.

Kendi Motivasyonunu Kendin Ver! 

Hepimiz sosyal mecralarda ‘motivasyon konuşmaları’ adı altında birçok paylaşıma denk  gelmişizdir. Bazıları gerçekten insanların, kendi hayat akışlarından hareketle diğer insanlara  paylaşmış olup motive verici olmaya çalışsa da bu uzun süreli olamıyor maalesef. Çünkü  çevreden gelen motivasyonların bizim içimizdeki motivasyona etkisi çok az. Bireylerin bir işi  başarması için kendinin isteyip başarması gerekiyor. Ancak böyle yeterli hazza ulaşmış oluyor.  Hepimizin birbirimizden farklı hedef ve hayalleri var. Evet bizim hedeflerimizin bazılarına  ulaşmış kişilerin düşünceleri ve bu yolda ne gibi yöntemler izledikleri bizim için yararlı fakat  tamamen onlara güvenip kendi içimizdeki ateşi körüklemeden olmasını beklersek o hedeflere  ve hayallere ulaşmaya hiçbir zaman yaklaşamayacağız. Yaklaşsak bile içimizde mücadele ve  başarı arzusu olmayacak.  

Konuyu daha da fazla uzatmadan Orçan (2013)’ın araştırmasında nelerden söz ettiğine bakalım: 

  • Bireylerin içsel motivasyon seviyelerinin yüksek olması onların erteleme  davranışlarının düşmesi yönünde etkisi büyüktür. 
  • Özellikle kontrol odağı içsel olan bireylerin, görevleri sahiplenme eğilimi daha fazladır. Bu araştırmalardan yola çıkarak birkaç tavsiye verecek olursak: 
  • Görev yapma sebebinizi belirleyin: ‘‘Bu dersten geçmek benim için neden bu kadar  önemli?’’ 
  • Kendinizi dış değil, iç kaynaklarla motive edin! 
  • Görev sonrası kendinize başardığınız için küçük ödüller verin: Bir kahve-tatlı, dizi-film  izleme, arkadaşlarla buluşma vb. 

Kendi Duygularının Farkına Var, Stresini Sahiplen!

Birçok çalışma, ertelemenin duygusal temelli bir kaçınma davranışı olduğunu vurgular. Yani  birey, görevle ona atfedilen sorumluluk duygusundan kaçınmak için kaygıya tutulur ve bu  yüzden görevlerini erteler. Duygularımızla yüzleşmek ve onları kontrol altına almak bu yüzden  önem arz eder. Peki bu konuda neler yapabiliriz? 

  • Öncelikle evet birçok duyguyu beraberinde yaşıyoruz. Fakat nedense çoğunda  kendimizi o duyguya ait görmeyerek kaçma davranışını gösteriyoruz ve  kabullenmiyoruz. İlk önceliğimiz duygumuzu bastırmak yerine o duyguyu tanımak  olmalı. Bu yüzden kendimize kaygılı olmamızın nedenini sorup cevaplamalıyız. 

‘‘Şu an kaygılıyım, çünkü yetiştiremeyeceğimi düşünüyorum.’’ 

  • Nefes egzersizleri, mindfulness (şimdiki zaman farkındalığı), meditasyon gibi  uygulamalarla anda kalma becerinizi geliştirebilirsiniz. 
  • Günlük tutarak o gün ya da o an yaşadığınız duyguları tanımaya çalışın. Size neler  düşürttüğünü ve ne gibi tepkiler verdiğinizden bahsedin. 

Bu çalışmaların dışında erteleme davranışından kurtulup daha planlı, düzenli ve motiveli bir  rutin oluşturmak için bir halkla ilişkiler danışmanının metodunu sizlerle paylaşacağım:  

Ivy Lee Metodu 

Ivy Lee, döneminin öncü modern halkla ilişkilerin öncüsü olup birçok kampanyaya imza atmış  bir halkla ilişkiler danışmanıdır. Lee, karmaşık görevlerin harekete geçme konusunda  zorlaştırıcı etkisi olduğunu düşünecek ki görevlendirmeyi kısıtlıyor. Verimliliği ve üretkenliği  arttırıcı Ivy Lee metodu şu şekilde: 

  1. Her günün sonunda ertesi gün yapılacak görevlerin en önemli 6 tanesini yazın. 2. Bu 6 görevi önem sırasına göre sıralayın. (En acil, acil, çok önemli ve önemli gibi  kategorize edebilirsiniz.) 
  2. Ertesi gün görevlerinize başladığınızda ilk göreve tam konsantre olun ve ilk görev  tamamen bitmeden ikinci göreve geçmeyin. 
  3. Yapılan görev bitmeden diğerine geçmeyin. En son görev kaldıysa onu yarın için  yazılacak görev listesine ekleyin. 
  4. Bunu düzen haline getirin ve ertelemekten kurtulun. 

Peki biz duygularımızı tanıdık, mükemmeliyetçilik düşüncemizden kurtulduk, kendi içsel  motivasyonumuzu depoladık, zamanımızı yöneterek görevlerimizi parçaladık. Sıra geldi  görevlerimizi yaparken çevremizi nasıl düzenleyeceğimize. Çünkü çalışma ortamının da  erteleme üzerinde önemli bir etkisi vardır. 

Çevreni Düzenle Dikkat Dağıtıcılarını Uzaklaştır! 

Koçak ve Albayrak’ın (2016) araştırmasında, dikkat dağıtıcı unsurların ve plansız çalışma  ortamlarının erteleme alışkanlığıyla ilişkisi olduğu saptanmıştır. 

  • Mıntıkanızı sadeleştirin. 
  • Telefon bildirimlerini kapatın.
  • Çalışma saatlerinde sosyal medyalardan uzak durun. 

Sonuç 

Çalışmalar da gösteriyor ki erteleme davranışı; mükemmeliyetçilik, düşük içsel motivasyon,  zayıf zaman yönetimi ve olumsuz duygularla başa çıkamama gibi birçok faktörle yakında  ilişkilidir. Bu başlıklardan yola çıkarak erteleme alışkanlığında değişimsel farklılıklar  yaratabiliriz. Unutmayın, değişim bir anda değil; farkındalık, kararlılık ve küçük adımlarla  gerçekleşir. 

‘‘Başlamak için mükemmel olmak zorunda değilsin, ama mükemmel olmak  için başlamak zorundasın.’’ 

-Zig Zaglar 

Kaynakça 

  1. Balkıs,M. (2006). Erteleme davranışını açıklayıcı bir model. Eğitim Araştırmaları Dergisi,  23, 13-22. 
  2. Kızıltepe, Z. (2011). Üniversite öğrencilerinin erteleme davranışları üzerine bir araştrıma.  Eğitim ve Bilim, 36(161), 150-160. 
  3. Koçak,R., & Albayrak, M. (2016). Erteleme davranışının akademik başarıya etkisi: Eğitim  fakültesi öğrencileri üzerine bir araştırma. Kastamonu Eğitim Dergisi, 24(3), 1303-1316. 
  4. Orçan, F. (2013). Akademik erteleme davranışının yordayıcıları olarak akademik  mükemmeliyetçilik ve akademik kontrollülük. Eğitim ve Bilim, 38(169), 150-162. 
  5. Uzun Özer, B. (2005). Akademik erteleme davranışı: Yaygınlığı, olası sebepleri ve akademik  başarı ile ilişkisi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 38(1), 89-117.

Zehra Sargın

Kocaeli Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü

3. Sınıf Temsilcisi

Bu Yazıyı Paylaş
1 Comments
  1. hanne kılavuz

    ellerine sağlıkk 🤍

Yorum Yap