Toplumsal Cinsiyet Rollerinin Kadın Üzerine Etkisi: Gücün ve Normların Gölgesinde Bir Yaşam

Toplumsal Cinsiyet Rollerinin Kadın Üzerine Etkisi: Gücün ve Normların Gölgesinde Bir Yaşam

Hiç fark ettiniz mi, daha çocukken bile bize neyin “kadınca”, neyin “erkekçe” olduğuna dair kurallar öğretiliyor? Bir kız çocuğu çok gülerse “şımarık”, çok konuşursa “fazla atılgan” olur. Büyüdükçe bu roller daha da netleşiyor ve kadınlar için adeta görünmez bir yol çiziliyor. Peki bu roller nereden geliyor, neden bu kadar etkili ve kadınlar bunlardan nasıl etkileniyor?

Bu sorulara cevap ararken R.W. Connell’ın “Toplumsal Cinsiyet ve İktidar” adlı kitabıyla yolum kesişti. Connell bize toplumsal cinsiyetin doğuştan gelmediğini, aksine toplum tarafından inşa edildiğini söylüyor. Yani “kadınlık” ve “erkeklik” aslında sosyal olarak öğrenilen şeyler. Bu öğrenme süreci, kadınları birçok alanda sınırlayan kalıplarla dolu. Örneğin eğitimden başlayalım. Kız çocuklarına hâlâ “duygusal” oldukları söyleniyor, “sözel alanlara daha uygunsun” deniliyor. Sonra iş hayatında kadınlar “cam tavan” denilen görünmez bir engelle karşılaşıyorlar. Aynı işi yapmalarına rağmen daha az ücret alıyor, yönetici pozisyonlarına çıkmaları zorlaşıyor. Bir de evdeki sorumluluklar var tabii. Dışarıda çalışan bir kadın, eve gelince ikinci mesaisine başlıyor: yemek, çocuk bakımı, ev işleri… Ve bütün bunlar “zaten kadın yapar” diye görülüyor. Peki bu sadece dışsal baskılarla mı oluyor? Judith Butler’a göre hayır. Ona göre toplumsal cinsiyet, tekrar tekrar oynadığımız bir rol gibi. Kadınlık dediğimiz şey, günlük hayatta sergilediğimiz davranışlarla yeniden üretiliyor. Yani toplum sadece bize ne yapacağımızı söylemiyor; bizim bu rolleri her gün yeniden oynamamızı sağlıyor, çoğu zaman fark etmeden.

Biraz da medya ve sosyal medyaya bakalım. Kadınlara bir yandan “güçlü ol, kendin için yaşa” deniyor; ama aynı anda “bakımlı ol, ince ol, güzel görün” baskısı da eksik olmuyor. Kadınlar bu çelişkili mesajlar arasında sıkışıp kalıyor. Güçlü olmaları bekleniyor ama çok güçlü olduklarında “fazla maskülen” bulunuyorlar. Duygusal olmaları bekleniyor ama “fazla duygusal” olduklarında da ciddiye alınmıyorlar. Erkeklerin önemsiz olduğunu var sayan bir kesimin varlığıyla, erkeklere muhtaç olduğu düşünülen kadınlar arasında sıkışıp kalan kadınlar, kendi hayatlarını nasıl şekillendireceklerini bilemeyerek içinde bulundukları romantik ilişkilerde zorluk yaşıyorlar. Feminist yazar bell hooks ise bu konuyu biraz daha derinleştiriyor. Diyor ki: Her kadının deneyimi aynı değil. Yoksul bir kadınla, göçmen bir kadınla ya da beyaz orta sınıf bir kadının yaşadıkları farklı. Bu yüzden toplumsal cinsiyet meselelerine tek bir yerden değil, kesişimsel bir bakışla yaklaşmalıyız.

 Sonuç olarak şunu söylemek mümkün: Kadınlar, toplumsal cinsiyet rolleri yüzünden sadece ne yapabileceklerini değil, kim olabileceklerini de sınırlayan bir sistemle karşı karşıya kalıyor. Ama bu roller değiştirilemez değil. Her sorgulama, her farkındalık, her küçük direniş bu yapıları dönüştürmenin bir adımı olabilir.

  • Okumak İstersen – Tavsiye Edilen Kaynaklar
  • R.W. Connell – Toplumsal Cinsiyet ve İktidar
  • Judith Butler – Cinsiyet Belası
  • Simone de Beauvoir – İkinci Cins
  • bell hooks – Feminist Theory: From Margin to Center
  • Raewyn Connell & Rebecca Pearse – Toplumsal Cinsiyet Kuramı: Bir Giriş
  • Birlikte Düşünelim
  1. Çocukken size kadınlara ya da erkeklere özgü olduğu söylenen bir davranışı hatırlıyor musunuz? Bugün o davranışa aynı şekilde bakıyor musunuz?
  2. Sosyal medya kadınları özgürleştiriyor mu, yoksa başka bir denetim alanı mı yaratıyor?
  3. Sizce bu rolleri dönüştürmek mümkün mü? Nasıl başlayabiliriz?

Kaynakça

  1. Connell, R.W. (1987). Toplumsal Cinsiyet ve İktidar: Toplumda Erkeklik ve Kadınlık. Ayrıntı Yayınları.
  2. Butler, Judith. (1990). Gender Trouble: Feminism and the Subversion of Identity. Routledge.
  3. Beauvoir, Simone de. (1949). Le Deuxième Sexe [İkinci Cins]. Payel Yayınları.
  4. hooks, bell. (1984). Feminist Theory: From Margin to Center. South End Press.
  5. Connell, Raewyn & Pearse, Rebecca. (2014). Toplumsal Cinsiyet Kuramı: Bir Giriş. Ayrıntı Yayınları.
  6. Kandiyoti, Deniz. (1988). Bargaining with Patriarchy. Gender and Society, 2(3), 274-290.
  7. Tekeli, Şirin (Der.) (1993). 1980’ler Türkiye’sinde Kadın Bakış Açısından Kadınlar. İletişim Yayınları.
  8. Toksöz, Gülay. (2007). Toplumsal Cinsiyet ve Emek. İletişim Yayınları.
  9. Scott, Joan W. (1986). “Gender: A Useful Category of Historical Analysis”. The American Historical Review, 91(5), 1053–1075.

Irmak Derman

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sosyoloji Bölümü

2. Sınıf Temsilcisi

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum Yap