
Sosyal Medyanın Üniversite Öğrencilerinin Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkisi
Sosyal medyanın gücü özellikle 2020’den bu yana hızla artmaktadır. Bu yüzden son dönemde sosyal hayatı etkileyen en önemli etkenlerden birisi internet kullanımıdır.
Yetişkinlerin sosyal ilişki ve hayatlarında etkili olan internet kullanımı, eğitim amacı ile kullanıldığında başarılı sonuçlar elde edilmesini sağlasa da bağımlığa dönüşen internet kullanımı bir çok psikolojik sağlık sorununa sebep olabileceği gibi öğrencilerin akademik başarılarını da olumsuz etkileyebilir. Sosyal medya bağımlılığı tıbben bir hastalık, sosyal ya da ruhsal bir bozukluk olarak kabul edilmemesine rağmen, ölçülemez bir şekilde insanların yaşamı üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilmektedir. Dünyada her gün daha fazla insan bu bağımlılık durumundan muzdarip olmaktadır. Kullanıcılar üzerindeki etkisi göz önüne alındığında, bu bağımlılıkların azaltılması önemlidir.
14 Haziran 2024’te Health Economics’te yayımlanan çalışmaya göre:
Bulgular, üniversite kampüslerinin kendilerinin izolasyonu azaltmada rol oynayabileceğini öne sürüyor.
Yaklaşık 5 üniversite öğrencisinden 1’i şu anda üniversite kampüsünde kendini izole hissediyor. Bu, sosyal medyadan daha fazlasının söz konusu olduğunu gösteriyor.
Fruehwirth, “Üniversiteler fiziksel ve sosyal alanlar, kulüpler aracılığıyla daha fazla bağlantı kurmanın yollarını düşünebilirler” diyor. “Akran destek ağları oluşturabilir ve dayanıklılık oluşturmaya yardımcı olabilirler.”
Kendini yalnız hisseden bir üniversite öğrencisi olduğunuzu varsayın; sosyal olmak istiyorsunuz, konuşmak, bir şeyler paylaşmak, birileriyle anlaşmak ama her zaman bu çok mümkün olmuyor, bu yalnızlığı gidermek için bu yüzyılda yapabileceğiniz en kolay şey sosyal medyaya kendinizi kaptırmak. Gerçek hayattan ne kadar uzaksanız sosyal medyaya o kadar yakın, gerçeklikten ne kadar bağımsızsanız sosyal medyaya bir o kadar bağımlı. Günümüzde anksiyete vb. Hastalıklarla uğraşan o kadar çok genç varken sosyal medya bağımlılığı kaçınılmazdır. İyi ya da kötü bir şekilde hayatımızın büyük bir parçasında rol oynar sosyal medya, özellikle de öğrenciyken. Ya kendimizi olduğumuzdan iyi gösteririz ya da olduğumuz gibi ama istesek de istemesek de, hep bir görünme, izlenme yarışının içinde sürükleniriz. Bazen yaşıtlarımızın paylaşımlarını gördükçe kendimizi yetersiz hissederken bazen ise halimize şükrettirir, bazen eleştiri almamak için görüşümüzü saklarken bazen ise aralarına girebilmek için aynı görüşü savunmaya çalışırız.
Özetle: Sosyal medya şüphesiz üniversite öğrencilerinin hayatlarında önemli bir rol oynar, hem olumlu bağlantılar sunar hem de ruh sağlıkları üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Destek ve kendini ifade etme fırsatları sunarken, sosyal karşılaştırma, siber zorbalık ve bağımlılığın olumsuz etkileri zararlı olabilir. Sosyal medya kullanımına yönelik dengeli bir yaklaşım geliştirerek ve dijital refahı teşvik ederek, öğrenciler kendilerini güçlendirebilir ve ruh sağlıklarına ve genel refahlarına öncelik verirken dijital alanda gezinmeyi öğrenebilirler.
O zaman sırayla olumsuz ve olumlu etkilerine bir göz atalım:
Sosyal Medyanın Üniversite Öğrencilerinin Ruh Sağlığı Üzerindeki Olumsuz Etkileri:
- FOMO: Heyecan verici etkinlikleri veya fırsatları kaçırma korkusu (GelişmeleriKaçırmaKorkusu), yetersizlik ve yalnızlık hissine yol açabilir ve öğrencinin her etkinliğe katılmak zorunda olduğu hissine yol açan bir baskı yaratabilir.
- Karşılaştırma: Sosyal medyanın yaygınlığı, kişinin kendisini başkalarıyla karşılaştırma hissini besler. Bu da, kaygıya ve özgüven eksikliğine yol açabilir. Kendimizi sosyal medyada gördüklerimizle karşılaştırdığımızda, genellikle insanların keyif aldıkları şeyleri yaptıkları ve genellikle ideal olan aktivitelerden en iyi kareleri paylaştıkları paylaşımlarla kendimizi karşılaştırabiliyoruz.
- Siber Zorbalık ve Taciz: Sosyal medya platformları öğrencileri siber zorbalığa, tacize veya olumsuz yorumlara maruz bırakabilir. Bu tür çevrimiçi tacizler öz saygıyı ciddi şekilde etkileyebilir ve zaman zaman kaygı ve depresyona yol açabilir.
- Uyku Bozuklukları: Özellikle yatmadan önce sosyal medyanın aşırı kullanımı, öğrenciler arasında uyku düzenini bozabilir. Yetersiz uyku, artan strese ve genel ruh sağlığında düşüşe yol açabilir.
- Bağımlılık ve Zaman Yönetimi: Sosyal medyayla sürekli etkileşim halinde olmak, zaman yönetimi eksikliğine hatta bağımlılığa yol açabilir; bu da akademik performansı ve genel refahı etkiler.
- Filtrelenmiş Gerçeklik: Sosyal medya gönderilerinin seçici ve düzenlenmiş doğası genellikle filtrelenmiş ve idealize edilmiş bir gerçeklik yaratır. Çevrimiçi ve çevrimdışı yaşamlar arasındaki bu tutarsızlık yetersizlik hissine, kaygı ve depresyona katkıda bulunabilir.
Olumsuz Etkilerinden Nasıl Korunabiliriz?:
- Dijital Refah Eğitimi: Öğrenciler, sorumlu sosyal medya kullanımı, çevrimiçi davranışın etkisi, sanal ve gerçek yaşam etkileşimleri arasında sağlıklı bir dengeyi korumaya yönelik stratejiler hakkında kendilerini eğitebilirler.
- Çevrimdışı Bağlantılar Geliştirmek: Öğrencileri anlamlı çevrimdışı ilişkiler kurmaya ve sosyal medyanın dışında etkinliklere katılmaya teşvik etmek, onların topluluklarına ait olma duygularını güçlendirebilir ve çevrimiçi karşılaştırmaların olumsuz etkilerini azaltabilir.
- Farkındalık Uygulamalarını Teşvik Etmek: Farkındalık ve stres azaltma tekniklerini birleştirmek, öğrencilerin sosyal medya ve akademik yaşamın baskılarını daha etkili bir şekilde yönetmelerine yardımcı olabilir. Öğrenciler, kontrol edebileceklerini kontrol etme ve mevcut gerçeklikte yaşama becerilerini geliştireceklerdir.
- Ekran Süresini Sınırlama: Sınırlar belirlemek ve aşırı ekran süresini sınırlamak, öğrencilerin sosyal medyanın ruh sağlıkları üzerindeki olumsuz etkisini azaltmalarına ve hayatlarının diğer alanlarında iyileştirmeler yapmalarına yardımcı olabilir.
Hep gömdük hiç mi iyi yanı yok diyenler için, buyurun olumlu etkileri:
Sosyal Medyanın Üniversite Öğrencilerinin Ruh Sağlığı Üzerindeki Olumlu Etkileri:
- Bağlantı ve Destek: Sosyal medya platformları, üniversite öğrencilerinin aileleri, arkadaşları ve akranlarıyla bağlantı kurmaları için bir yol sağlar. Bu, özellikle üniversiteye gitmek veya arkadaşlarının kendi üniversitelerine gitmek için ayrılması gibi fiziksel ayrılık zamanlarında geçerlidir. Çevrimiçi bir destek ağına sahip olmak rahatlık sağlayabilir. Yalnızlık ve izolasyon duygularını azaltabilir, bunların hepsi üniversiteye geçişi kolaylaştırmaya yardımcı olabilir.
- Bilgi ve Farkındalık: Sosyal medya, üniversite öğrencilerinin çeşitli güncel olaylar, ruh sağlığı sorunları, kişisel bakım teknikleri ve yardım arama kaynakları hakkında bilgi sahibi olmasını sağlayabilir. Çevrimiçi topluluklar, zaman zaman bireylerin mücadelelerini ve deneyimlerini paylaşmaları için güvenli alanlar yaratabilir ve aidiyet duygusunu teşvik edebilir.
- İfade ve Yaratıcılık: Sosyal medya platformları, üniversite öğrencilerinin sanat, müzik, yazı veya videolar aracılığıyla kendilerini ifade etmeleri için yaratıcı çıkışlar olarak hizmet edebilir. Yaratıcı çabalara katılmak, olumlu zihinsel refahı ve öz saygıyı teşvik edebilir.
Bilinmesi gereken tek şey, çevrimiçi ve çevrimdışı hayatta her zaman kontrolün kendimizde olduğudur ve her zorlukta yardım isteyebileceğimizdir. Güvende ve sağlıklı günler dilerim.
- Kaynakça:
- https://www.sakajournals.org/ojs/index.php/tjer/article/view/73
- https://dergipark.org.tr/tr/pub/ebyuiibfdergi/article/731264
- https://college.unc.edu/2024/07/social-media-mental-health/
- https://www.capital.edu/admission-aid/college-readiness-resource-hub/mental-health-hub/the-impact-of-social-media-on-mental-health-in-students/
Melisa Turan
Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümü
2. Sınıf Temsilcisi
anlaşılır bir yazı olmuş, ellerine sağlıkk 🤍
Ellerine sağlık harika bir yazı olmuş