Freudyen Bakış Açısı

Freudyen Bakış Açısı

Herkese merhabalar bugün sizlere Freudyen( Psikanalatik) Bakış Açısını anlatacağım. Umarım farkındalık arttıran ve bilgi veren bir yazı olur. Keyifli okumalarrr

Peki Freudyen (Psikanalitik) Bakış Açısı Nedir?

Freudyen bakış açısı, psikanalitik kuramın kurucusu Sigmund Freud’un insan davranışlarını anlamak için geliştirdiği psikolojik yaklaşımdır. Bu bakış açısına göre, bireyin düşünce ve davranışları, büyük ölçüde bilinçdışı süreçler tarafından şekillenir.Freudyen bakış açısı; rüyaların, dil sürçmelerinin, çocukluk yaşantılarının ve savunma mekanizmalarının, bireyin bugünkü davranışları üzerinde önemli etkileri olduğunu savunur. Bu kuram, özellikle psikolojik sorunların kökenini çocukluk yaşantılarında ve bilinçdışında arar.Freud’un psikanalizi kişiliğin oluşumuna, insanın iç çatışmalarına ve bilinçaltı kavramına getirdiği açıklamalar sebebiyle psikolojide çok önemli bir kuramdır. 

Freud’a göre insan zihni üç katmandan oluşur ve bunu bir buzdağına  benzetmiştir.

  • Bilinç : Şu anda farkında olduğumuz düşünceler. Buzdağının görünen kısmıdır.
  • Bilinçdışı: Bastırılmış arzular, travmalar ve unutulmuş anılar. Su yüzeyinin çok altındadır,görünmezdir. 
  • Ön bilinç: Bilinçle bilinçdışı arasında kalan, gerektiğinde hatırlanabilecek içerikler. Buzdağında hemen yüzeyin altındaki kısımdır. Biraz uğraşınca ulaşılabilir.

Freud’a göre kişilik üç sistemden oluşur: İd, ego ve süperego

  • İd (ilkel benlik): Haz ilkesine göre çalışır, dürtüseldir. Ciddi bir heyecan dürtüsü vardır ve gerginliği kaldıramaz, gerginliği yok etmek ve dengeyi kurmak için hemen harekete geçer. İd’in amacı gerginliği azaltmak, acıyı engellemek ve zevk almaktır, mantıksızdır, sosyal kurallara aykırı istekleri ve içgüdüsel ihtiyaçları tatmin etmeye çalışır. Düşünmeden ister ve harekete geçer. Farkındalığı yoktur.
  • Ego (benlik): Gerçeklik ilkesine göre hareket eder, id ile süperego arasında denge kurar. Kişiliğin yöneticisidir. İçgüdüler ile dış dünyanın beklentileri arasında bir arabulucudur. Ego bilinci kontrol eder ve sansür uygular. Gerçekçidir, mantıklıdır ve planlar yapar. İd yalnızca öznel gerçekliği bilirken, ego hayali durumlar ve dış dünyadaki gerçekler arasındaki ayrımı yapar.
  • Süperego (üst benlik): Toplumsal değerleri ve ahlaki kuralları temsil eder.Yapılan hareketi iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış olarak belirleyerek bireyin ahlak kuralını temsil eder. Gerçeklikten çok ideallerle uğraşır, yaşamdan zevk almak için değil, mükemmellik için çabalar. Ebeveynlerden geçen toplumun geleneklerini temsil eder. Doğru ve yanlış kriterleri ile psikolojik ödüllendirme ve cezalandırmayla ilgilenir. Ödüllendirme kendine saygı göstermek, cezalandırma ise suçluluk ve kendini aşağılama duygusudur.

Freudyen bakış açısı; rüyaların, dil sürçmelerinin, çocukluk yaşantılarının ve savunma mekanizmalarının, bireyin bugünkü davranışları üzerinde önemli etkileri olduğunu savunur. Bu kuram, özellikle psikolojik sorunların kökenini çocukluk yaşantılarında ve bilinçdışında arar.Freud’un psikanalizi kişiliğin oluşumuna, insanın iç çatışmalarına ve bilinçaltı kavramına getirdiği açıklamalar sebebiyle psikolojide çok önemli bir kuramdır. 

Freud Savunma Mekanizmalarından bahsetmiştir. Freudyen Bakış Açısına göre: Bilinçdışı çatışmalar ve kaygı durumlarında ego, kişiyi korumak için çeşitli savunma mekanizmaları kullanır. Bunlar farkında olmadan yapılan psikolojik tepkilerdir.

Örnekler:

  • Bastırma:  Kötü bir olayı unutmak.
  • Yansıtma: Kendi hislerini başkasına yüklemek.
  • Yüceltme: Kabul edilemez dürtüleri toplumsal olarak kabul edilen yollara yönlendirmek (örn. Öfkeyi spora yönlendirmek)
  •  İnkâr: Gerçekliği kabul etmeme, görmezden gelme.Örneğin ;Kanser teşhisi konan birinin “Ben hastalıklı değilim” demesi.
  • Gerileme:Kişi, stres karşısında daha ilkel ve çocukça davranışlara döner.Örn: Yeni kardeşi olan çocuğun alt ıslatmaya başlaması.
  • Yer Değiştirme: Duyguların, asıl hedef yerine daha güvenli bir hedefe yönelmesi.Örn: Patronuna kızıp eve gelip kardeşine bağırmak.
  •  Ters Tepki:Kişi, bastırdığı duygunun tam tersini gösterir.Örn: Çok kıskandığı birine aşırı ilgi ve sevgi göstermek.
  •  Akla Uydurma :Mantıklı ama sahte açıklamalarla kendini ve başkalarını kandırmak.Örn: “Zaten sınava çalışmasam da kazanamazdım.”

Freud’a göre dil sürçmeleri, bastırılmış arzuların anlık olarak ortaya çıkmasıdır. Örneğin, istemediğiniz bir kişi misafirliğe geldiyse ve ona geldiğinde “hoş geldiniz” yerine “hoşça kalın” demiş olmanız,başka bir örnekte de, arkadaşına hediye verirken “sana layık değil ama” yerine “sen layık değilsin ama” diyerek dilin sürçmesi ile kişi utanç içinde söylediğini telafi etmeye çalışabilmektedir. Freud’a göre dil sürçmeleri, kişinin içinde bir amaca yönelik ve kasıtlı şekilde yapılmış eylemler olduğunu, ancak yapan kişinin bu niyeti bilinçli bir şekilde bilmediğini, bilinçdışı bir şekilde yaptığını ortaya atmıştır.

Freud’a göre bireyin kişiliği ilk 6 yılda şekillenir.Çocuklukta yaşanan her deneyim (özellikle anne-baba ilişkileri), bireyin ruhsal gelişimini etkiler. Sigmund Freud, kişiliğin, id’den gelen ve zevk arayan enerjilerin belirli erojen alanlara (vücudun uyarılmaya özellikle duyarlı bir bölgeleri) odaklandığı bir dizi çocukluk evresi boyunca geliştiğine inanıyordu. Beş psikoseksüel aşama oral, anal, fallik, gizli ve genitaldir. Her aşamayla ilişkili erojen bölge, bir zevk kaynağı olarak hizmet eder. Herhangi bir aşamada tatminsiz olmak, “sabitlenme”ye “fiksasyon” neden olabilir. Öte yandan, cinsel olarak tatmin olmak da sağlıklı bir kişiliğe neden olabilir. Sigmund Freud, çocuğun psikoseksüel gelişim aşamalarından herhangi birinde hayal kırıklığı yaşaması durumunda önce kaygı, sonrasında yetişkinliğe kadar olan süreçteyse işlevsel bir zihinsel bozukluk olan nevroz yaşayacaklarını öne sürmektedir.

  • Oral Dönem (0-1 yaş):Haz kaynağı: Ağız (emme, yutma, ısırma).Bebek, dünyayı ağız yoluyla tanır. Aşırı doyum veya yoksunluk, ileriki yaşlarda sigara içme, tırnak yeme gibi davranışlara neden olabilir.
  • Anal Dönem (1-3 yaş):Haz kaynağı: Anüs (tuvalet eğitimi)Çocuk, kontrol etme ve bırakma davranışlarını keşfeder.Aşırı katı ya da gevşek tuvalet eğitimi; inatçılık, aşırı düzenlilik ya da dağınıklığa yol açabilir.
  • Fallik Dönem (3-6 yaş):Haz kaynağı: Cinsel organlar.Çocuk, cinsiyet farkını fark eder.Oidipus Kompleksi (erkek çocuğun anneye bağlılığı) ve Elektra Kompleksi (kız çocuğun babaya bağlılığı) yaşanır.Bu dönem sağlıklı atlatılmazsa cinsel kimlik karmaşaları oluşabilir.
  • Latent (Gizil) Dönemi (6-12 yaş):Cinsel dürtüler bastırılır.Enerji daha çok arkadaşlık, okul başarısı ve sosyal becerilere yönelir.Bu dönem, önceki krizlerin sindirilmesi sürecidir.
  • Genital Dönem (12 yaş ve sonrası / ergenlik):Cinsel dürtüler yeniden ortaya çıkar ve olgun cinsel kimlik gelişir.Karşı cinse ilgi artar, sağlıklı ilişkiler kurma başlar.Tüm önceki dönemlerdeki gelişim sağlıklıysa kişi olgun bir birey olur.

KAYNAKÇA:

  • Freud, S. (2023). Sigmund Freud: Das Ich und das Es. DigiCat.
  • Freud, S. (2020). Sigmund Freud. In Los Pioneros de Psicoanalisis de Ninos (pp. 1-37). Routledge.
  • Akot, B. (2010). FREUD’UN RÜYÂ YORUM METODU. Dinbilimleri Journal, 10(1).
  • Özdemir, O., Özdemir, P. G., Kadak, M. T., & Nasıroğlu, S. (2012). Kişilik gelişimi. Psikiyatride güncel yaklaşımlar, 4(4), 566-589.
  • Freud, S., & Sencer, M. (1996). Psikanaliz ve uygulama. Say.

Buse Dağlı

Uşak Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü

3. Sınıf Temsilcisi

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum Yap