Etkili Veli-Öğretmen İletişimi Nasıl Kurulur?

Etkili Veli-Öğretmen İletişimi Nasıl Kurulur?

Eğitim süreci, ailede başlayıp okul ortamında devam eden bir etkinlik değildir; çocuğun gelişimi, aile ve okulun ortak katkısıyla şekillenir. Bu bağlamda, iki tarafın uyumlu iş birliği, çocuğun öğrenme sürecini güçlendirirken; bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimini destekler.

Etkili veli-öğretmen iletişimi, karşılıklı güven ve anlayışla başlar. Öğretmen, çocuğu okul ortamında gözlemler; veli ise çocuğunun evdeki davranışlarını bilir. Bu iki farklı bakış açısının paylaşılması, çocuğu daha iyi tanımayı ve ona uygun yaklaşımlar geliştirmeyi sağlar. Ancak bu iletişimin sadece sorun yaşandığında değil, düzenli ve sürekli olarak sürdürülmesi gerekir.

İletişimde empati kuruyor olabilmek büyük önem taşır. Veliler öğretmenin emeğini, öğretmenler de velinin çocuğu için duyduğu hassasiyeti anlamalıdır. Eleştiri yerine destekleyici bir dil kullanmak çözüm odaklı bir yaklaşım benimsendiğini gösterir. Örneğin, “Çocuğuma neden sürekli ceza veriyorsunuz? Bu onu daha kötü yapıyor!” demek yerine, “Çocuğumun sınıfta bazı zorluklar yaşadığını duydum. Evde de benzer davranışlar gözlemliyorum. Beraber nasıl bir yol izleyebiliriz?” şeklinde bir yaklaşım daha sağlıklıdır, çünkü asıl amaç, hatayı bulmak değil, çocuğun gelişimine katkı sağlamaktır. 

Etkili veli-öğretmen iletişiminin bir boyutu da olumlu geribildirim paylaşımıdır. Örneğin, öğretmenin veliye, ‘’Zeynep bugün sınıfta sessizce kitap okuma alışkanlığı geliştirdi, evde de bu alışkanlığı destekleyebilirsiniz.’’ şeklinde geribildirimde bulunuyor olması ve velinin de öğretmene, “Zeynep’in okulda kazandığı özgüvenin evde de yansımasını görmek çok güzel, emeğiniz için teşekkür ederiz.” diyebiliyor olması çok kıymetli. Bu tür geribildirimler ve takdirler öğretmen-veli arasındaki iletişimi güçlendirir ve iş birliği kültürünü pekiştirir. 

Etkili veli-öğretmen iletişimi, çocuğun yalnızca akademik başarısını değil, sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimini de destekler. Örneğin, sınıfta gözlemlenen paylaşma, iş birliği ve problem çözme becerileri, evde yapılan küçük etkinlikler ve oyunlarla pekiştirilebilir. Düzenli iletişim, öğretmenin çocuğun güçlü ve geliştirilmesi gereken yönlerini velilerle paylaşmasını sağlar; bu sayede aile, evde uygun destek ve yönlendirmeyi sunabilir.

Ayrıca, çocukların duygusal gelişimi, güvenli ve anlayışlı bir iletişim ortamıyla doğrudan ilişkilidir. Veli ve öğretmen arasındaki uyum, çocuğun duygularını ifade etmesine, kendine güven kazanmasına ve sosyal ilişkilerini güçlendirmesine yardımcı olur. Bilişsel gelişim açısından da evde ve okulda tutarlı ve destekleyici yaklaşımlar, çocuğun öğrenme motivasyonunu artırır ve problem çözme becerilerini geliştirmesine katkı sağlar. Örneğin, sınıfta çocuklardan paylaşıma önem vermesi bekleniyorsa, evde de bu davranışın desteklenmesi gerekir. Bu, çocuğun neyin doğru ve uygun olduğunu anlamasını kolaylaştırır ve davranışlarını sağlam temellere oturtur.

Destekleyici yaklaşımlar ise çocuğun çaba ve başarılarını takdir etmeyi, hatalarını öğrenme fırsatı olarak görmeyi ve onu cesaretlendirmeyi kapsar. Örneğin, çocuğun sınıfta yaptığı bir çizim veya grup etkinliğine gösterdiği olumlu tutum için öğretmenin veliyi bilgilendirmesi ve velinin evde bu çabayı takdir etmesi, çocuğun motivasyonunu artırır. Böylece hem okul hem de ev ortamında tutarlı ve destekleyici yaklaşımlar benimsenmesi, çocuğun davranış, sosyal ilişkiler ve öğrenme motivasyonu üzerinde olumlu bir etki yaratır. 

Veli-öğretmen arasındaki düzenli, açık ve saygılı iletişim, çocuğun sosyal, duygusal ve bilişsel becerilerinin ilerlemesine katkı sağlar. Olumlu geribildirimlerin paylaşılması, çocuğun motivasyonunu artırır ve özgüven kazanmasına yardımcı olurken; karşılaşılan sorunlarda çözüm odaklı bir yaklaşım benimsenmesi hem aileyi hem öğretmeni sürecin aktif bir parçası hâline getirir. Tutarlı ve destekleyici yaklaşımların benimsenmesi ise çocuğun öğrenme ortamında güven duygusu geliştirmesini sağlar ve ev ile okul arasındaki uygulamaların birbirini tamamlamasını mümkün kılar. Bu bağlamda, veli ve öğretmenin uyumlu çalışması, çocuğun tüm gelişim alanlarında dengeli ve sağlıklı ilerlemesine olanak tanır. Akademik başarı, sosyal beceriler, özgüven ve duygusal olgunluk gibi alanlarda çocuğun bütüncül olarak desteklenmesi, yalnızca okul ve aile iş birliğiyle mümkündür. Dolayısıyla, anaokulu eğitiminde kalıcı ve sağlıklı başarı, etkili iletişim ve sürekli iş birliği ile doğrudan ilişkilidir.

Meltem Kansu

Boğaziçi Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü

4. Sınıf Temsilcisi

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum Yap