
Ekranların Gücü Adına: Sağlık Okuryazarlığında Medyanın Rolü
Yazan: Serdar KAYA – Gazeteci
Bugün bir tıkla her bilgiye ulaşabiliyoruz. Peki doğru bilgiye ulaşabiliyor muyuz? Hele ki konu sağlık olunca… Ekranlarda kurulan cümlelerin ne kadar hayat kurtarıcı ya da riske edici olabileceğini hiç düşündünüz mü?
Sağlık okuryazarlığı, yalnızca reçete okuyabilmek ya da bir ilacın prospektüsünü anlamaktan ibaret değil. Bu kavram, bireyin sağlıkla ilgili bilgiye ulaşabilmesi, bu bilgiyi değerlendirebilmesi ve doğru şekilde kullanabilmesi anlamına geliyor.
Tam da bu noktada medya devreye giriyor.
Medya: Bilgi Kaynağı mı, Bilgi Kirliliği mi?
Televizyon haberlerinden sosyal medyada dolaşan sağlık trendlerine, YouTube’daki “uzman” videolarından podcast’lere kadar geniş bir yelpazede bilgi bombardımanına maruz kalıyoruz. Ancak bu bilgiler ne kadar güvenilir pek de bilmiyoruz. Yanlış bilgi bazen bir tık mesafede, bazen de binlerce kez paylaşılmış bir gönderinin içinde…
Örneğin pandemi sürecinde “limonlu su korur”, “kolonya tedavi eder” gibi bilimsel temeli olmayan pek çok içerik, medyada dalga dalga yayıldı. Oysa bu tür yanlış yönlendirmeler, toplum sağlığını tehlikeye atmakla kalmadı, sağlık profesyonellerinin işini de zorlaştırdı.
Medya Okuryazarlığı = Sağlık Okuryazarlığı
Medya, sağlıklı yaşam davranışlarını özendirebilir de. Doğru bilgiyle donatılmış içerikler; aşı karşıtlığıyla mücadele etmekten organ bağışını teşvik etmeye kadar önemli farkındalıklar yaratabilir. Ama bunun için izleyicinin, okuyucunun, yani bizlerin medya okuryazarlığı becerilerine sahip olması şart.
Bir haberin kaynağını sorgulamak, kullanılan dilin duygusal mı yoksa bilimsel mi olduğunu ayırt edebilmek ve “uzman” ünvanı taşıyan kişilerin gerçekten yetkin olup olmadığını araştırmak gerekiyor. Çünkü sağlık gibi hayati bir konuda körü körüne inanmak, bilgiye değil manipülasyona maruz kalmak anlamına gelebilir.
Eğitim ve Organizasyonların Sorumluluğu Ne?
Bu noktada STK’lara, eğitim kurumlarına ve medya kuruluşlarına önemli görevler düşüyor. Sağlık okuryazarlığını geliştiren seminerler, medya okuryazarlığı atölyeleri, doğru bilgilendirme kampanyaları ile toplumun bilinç düzeyi yükseltilebilir. Özellikle genç kuşaklar, sosyal medyada içerik üretirken sorumluluk bilinciyle hareket etmeyi öğrenmeli.
KISACA!
Sağlık okuryazarlığında medyanın etkisi, sadece bir iletişim meselesi değil; toplum sağlığının korunması ve sağlık sistemlerinin sürdürülebilirliği için stratejik bir ortaklık. Sağlık yönetimi uzmanları ve gazeteciler, doğru bilgiyle güçlenen bir toplum hedefinde omuz omuza çalışmalı.
Doğru bilgi, sadece bireysel sağlığı değil, tüm toplumu iyileştiren bir güçtür. Medya ve sağlık yönetimi bu gücü doğru kullanabildiğinde, sağlık okuryazarlığı gerçek anlamını bulacaktır.
“Bilgi güçtür” fakat eksik ya da yanlış bilgi, güç değil risk getirir. Medya bu anlamda iki ucu keskin bir kılıç… Onu sağlık okuryazarlığını güçlendiren bir araca dönüştürmek ise bizim elimizde.