Ebeveynlik, Çocuk Gelişimi ve Sosyal Hizmet: Aile Destek Programlarının Rolü

Ebeveynlik, Çocuk Gelişimi ve Sosyal Hizmet: Aile Destek Programlarının Rolü

Aile, bireyin hayata hazırlandığı ilk ve en önemli ortamdır. Çocukların kişilik gelişimi, eğitim süreci ve sosyal hayata adaptasyonu büyük ölçüde aile içerisinde şekillenir. Ben de sosyal hizmet öğrencisi olarak, aile destek programlarının ebeveynler ve çocuklar üzerindeki etkilerini araştırırken, aile eğitiminin yalnızca bireysel değil, toplumsal gelişim açısından da kritik bir rol oynadığını düşünüyorum. Çünkü güçlü aileler, güçlü bireyler ve dolayısıyla güçlü bir toplum demektir. Günümüzde ebeveyn olmak, geçmiş nesillere kıyasla daha fazla sorumluluk ve bilgi gerektiriyor. Değişen toplumsal yapı, teknolojinin hızla ilerlemesi ve çocukların gelişim süreçlerinin daha fazla dikkat gerektirmesi, ebeveynlerin bilinçli olmasını zorunlu kılıyor. Araştırmalar, aile eğitimi alan ebeveynlerin çocuk gelişimi konusunda daha bilinçli hareket ettiğini ve çocuklarıyla daha sağlıklı ilişkiler kurduklarını gösteriyor .

Bu noktada, aile eğitim programlarının sağladığı katkıları çok önemli buluyorum. Özellikle düşük sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerde, ebeveynlerin çocuklarının eğitimine aktif olarak katılımı akademik başarıyı doğrudan etkileyen faktörlerden biri. Aile içindeki iletişim sorunları, ebeveynlerin çocuklarına karşı uyguladığı yanlış disiplin yöntemleri veya ilgisizlik gibi faktörler, çocuğun ilerleyen yaşlarda karşılaşabileceği sorunları da belirleyebiliyor. Bu nedenle, aile eğitimi programlarının yaygınlaştırılması gerektiğini düşünüyorum .

Sosyal Hizmetin Aile Destek Programlarındaki Rolü

Sosyal hizmet alanında öğrendiğim en önemli konulardan biri, ailenin toplumun temel taşı olduğudur. Eğer bir aile güçlü değilse, o ailenin bireyleri de topluma sağlıklı bir şekilde uyum sağlayamaz. Sosyal hizmet uzmanlarının, ailelerin sorunlarını belirleyip onlara rehberlik etmesi ve destek programlarına yönlendirmesi bu yüzden çok değerli. Özellikle risk altındaki çocukların korunması ve ebeveynlerin bilinçlendirilmesi için sosyal hizmet uzmanlarının yürüttüğü projeler büyük önem taşıyor. Sosyal hizmet, sadece ailelerin ekonomik durumlarını iyileştirmekle kalmıyor, aynı zamanda onların psikososyal yönden de güçlenmelerine yardımcı oluyor. Örneğin, ihmal ve istismar riski taşıyan çocuklar için erken müdahale programları geliştirilmesi, çocukların güvenli bir ortamda büyümesini sağlıyor .

Bana göre, sosyal hizmet uzmanlarının sadece dezavantajlı ailelerle değil, genel olarak tüm ebeveynlerle çalışması gerekiyor. Çünkü ebeveynlik, sadece ekonomik sıkıntılarla mücadele eden ya da belirli sosyal riskler taşıyan aileler için değil, tüm aileler için sürekli gelişim gerektiren bir süreçtir. Her aile, çocuğunu en iyi şekilde yetiştirmek ister; ancak bunun için gerekli bilgi ve becerilere sahip olmak, sadece iyi niyetle değil, doğru yönlendirme ve bilinçlenmeyle mümkündür.

Günümüzde ebeveynlik üzerine pek çok bilgiye ulaşmak mümkün olsa da, bu bilgilerin doğruluğu ve uygulama biçimleri oldukça değişken olabiliyor. Aileler, kendi anne babalarından öğrendikleri yöntemleri uygulama eğiliminde olabiliyor ve bazen farkında olmadan çocuklarına zarar veren tutumlar sergileyebiliyorlar. Örneğin, “Çocuk sesini çıkarmamalı, büyükler konuşurken susmalı” gibi eski nesillerden gelen katı disiplin anlayışları, çocukların özgüven gelişimini olumsuz etkileyebilir. Aynı şekilde, aşırı koruyucu ebeveynlik de çocuğun bağımsızlık kazanmasını engelleyerek onun kendi kararlarını verme becerisini köreltebilir.

Bu noktada, sosyal hizmet uzmanlarının ailelere rehberlik etmesi büyük önem taşıyor. Çünkü ebeveynler genellikle çocuk yetiştirme konusunda “doğru bildikleri yanlışları” fark edemedikleri gibi örneğin, bir ebeveyn çocuğunu cezalandırmanın onun disiplinli olmasını sağladığını düşünebilir; ancak yapılan araştırmalar, fiziksel ya da psikolojik cezaların çocuğun öğrenme sürecini engelleyebileceğini, hatta ilerleyen yaşlarda kaygı bozukluğu, özgüven eksikliği ve saldırganlık gibi olumsuz davranışlara yol açabileceğini gösteriyor. Bu tür yanlış inanışların nesiller boyu aktarılması, toplumsal düzeyde de olumsuz etkiler yaratabiliyor.

Bu yüzden sosyal hizmet uzmanları, ebeveynlere bilimsel temellere dayalı çocuk yetiştirme yöntemlerini aktararak, hem ebeveyn-çocuk ilişkisini güçlendirmeye hem de çocukların sağlıklı gelişimine katkıda bulunmaya yardımcı olmalıdır. Bu eğitimlerin yalnızca risk altındaki ailelere değil, tüm ebeveynlere yönelik olması, toplum genelinde bilinçli ebeveynlik anlayışının yaygınlaşmasını sağlayacaktır. Her aile, çocuk yetiştirme konusunda destek ve rehberliğe ihtiyaç duyabilir; çünkü hiçbir ebeveyn mükemmel değildir, ancak sürekli öğrenerek ve kendini geliştirerek daha iyi bir ebeveyn olabilir. Ebeveynlerin çocuklarının gelişimine aktif katılımı, onların akademik başarısından sosyal becerilerine kadar pek çok alanı etkiliyor. Ancak ne yazık ki bazı aileler, çocuklarının eğitim süreçlerine dahil olmanın önemini yeterince kavrayamıyor. Ben de sosyal hizmet eğitimi alırken ve sahada gözlem yaparken, ebeveyn katılımının çocukların gelişimi üzerindeki etkisini çok daha yakından fark ettim.

Epstein’in “etki alanlarının örtüşmesi” kuramına göre, çocukların gelişimini en üst seviyeye çıkarmak için aile, okul ve toplumun birlikte hareket etmesi gerekiyor . Çocuğun hayatında sadece okulun ya da sadece ailenin etkili olması yeterli değil; ikisinin de iş birliği içinde olması şart. Bu nedenle ailelerin, çocuklarının eğitimi konusunda daha fazla bilinçlendirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Aile eğitimi ve sosyal hizmet uygulamaları, ebeveynlerin çocuklarının gelişimini desteklemeleri için çok önemli araçlar. Ancak bu programların daha geniş kitlelere ulaşması ve ebeveynlerin bu konuda bilinçlenmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle eğitim seviyesi düşük ya da sosyal açıdan dezavantajlı grupların bu programlara erişimi artırılmalı.

Kendi yaşamımda da güçlü aile bağlarının ve bilinçli ebeveynliğin ne kadar önemli olduğunu gözlemledim. Ailelerin çocuklarıyla kurduğu sağlıklı ilişkiler, onların gelecekte nasıl bireyler olacaklarını büyük ölçüde belirliyor. Bu nedenle, sosyal hizmet uzmanları olarak aileleri desteklemek, onlara rehberlik etmek ve çocuklarının daha sağlıklı bireyler olarak yetişmelerine katkıda bulunmak büyük bir sorumluluk.

Sonuç olarak, aile eğitimi ve sosyal hizmetin birlikte yürütüldüğü projelerin artırılması, hem bireysel hem de toplumsal refah açısından kritik bir adım olacaktır. Ailelerin çocuk gelişimi konusunda daha fazla bilgiye sahip olması, sadece kendi çocuklarının değil, gelecekte toplumun daha bilinçli ve sağlıklı bireylerden oluşmasını sağlamış olup tüm ailelerin bu programlara erişimini artırmak, geleceğimiz için atılan en büyük adımlardan biri olacaktır.

Hilal Özdemir

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü

2. Sınıf Temsilcisi

Bu Yazıyı Paylaş
2 Comments
  1. Arzu Güney

    Eline sağlık canım

  2. hanne kılavuz

    süpersin hilal, ellerine sağlıkk 🤍

Yorum Yap