
Dokunmanın Etik Boyutu: Fizyoterapide Sınır Nerede Başlar?
Fizyoterapistler, sağlık meslekleri arasındaki en çok tedavisini uygulamak için dokunmaya ihtiyacı olan meslek dalıdır çünkü hastanıza vereceğiniz tedaviler diğer ajanların da yardımcı olacağı gibi en büyük yardımcınız da dokunma işlemi olacaktır ve bunun olması için hastanın güvenini almak veya güvenini sağlamak işinizi kolaylaştıracaktır.
Bir hastanın ağrısının kaynağını bulmak, ona doğru egzersiz hareketini yaptırmak ya da eklemini mobilize etmek… Tüm bunlar, güçlü bir el teması ve dolu bir akademik bilgi gerektirir. El teması için önemli olan hastanın güvenini kazanmaktır bunun için güçlü bir iletişim sağlanmalıdır.
İletişimi ne kadar iyi kurarsak o derecede de hastanın güvenini ve hastaya dokunmak için iznini alabiliriz bu durumda bizim için tedaviyi kolay kılar, biz çok daha mutlu olmuş oluruz.
Tedaviye hemen başlamak büyük bir yanlış, öncelikle iletişim kurmak çok önemlidir. Hastanın kafasına uymak, hasta gibi düşünmek ve onun varsa acılarına şifa olmak için onunla bir bağ kurmak bence ileriki tedavi süreçleri için önemlidir ve gereklidir.
Hastanın güvenini almak ve ileriki süreçlerde vereceğimiz emeği onun da bize yardım etmesini sağlar yani onun iyileşmesi için bilse ki bizim ona karşı verdiğimiz emeği, saygıyı ve onu iyi etmek istememizi; bunlardan dolayı da olası tedavide olan duraklama süreçlerinde bizim için en büyük artı hastamıza üzüldüğümüzü ve onun iyiliğini ondan çok istememizi ona belli etmemizdir. Bize olan sevgisinden dolayı bizi mutlu etmek için tedaviye yanıt vermek istemesi ve çaba harcamasıdır. Bizim gayemiz budur.
Fizyoterapide sınır bence hastamızdır.
Hasta ne kadar bizi yakın görür ve güven sağlarsa sınır o derece açılır veya hiç açılmaz meslek olarak bu konuda etik kurallarımız vardır ve hasta mahremiyeti çok önemlidir.
Bu sınır da hastadan geçer. Hastayı kazanmak için sınırları aşmamız gerek hasta bize ne kadar güven verir izin verirse ve onun iyiliğini düşünmemizi kavrarsa işte bence sınırları yıkmış oluruz.
Sınır, sadece fiziksel bir çizgi midir, yoksa iletişimsel ve duygusal bir çerçeve midir?
Sınır fiziksel bir çizgi olarak görülürse bu güvenle aşılabilir. Bu güven ise güçlü bir iletişimle söz konusudur ve gerekirse bu iletişimi güçlendirmek için hastanın yakınlarını bile tanımak ve hasta için yakınlarına ne duyduğunu dertlerini bilmek dinlemek gerekir.
Duygulara inmek hastayı bize çok ama çok yakınlaştırır ve hastayı kazanıp tedavi sürecinde bizim daha çok başarılı olmamızı sağlar.
Etik Sınırlar Neden Önemli?
Etik sınırların güvenliği terapist-hasta ilişkisi için çok önemlidir.
Sınır ihlalleri genellikle niyetli bir istismar şeklinde olmasa da yanlış anlama, iletişim eksikliği veya kültürel farklar nedeniyle yaşanabilir.
Fizyoterapist hastaya dokunmadan veya bir işe başlamadan önce kesinlikle hastanın onayını ve iznini almalıdır eğer ki hasta izin vermiyorsa ki bu tedaviyi reddetmektir buna da hastanın sonuna kadar hakkı vardır.
Hastanın sizin gibi olmasını bekleyemezsiniz veya size saygı duymasını çünkü insanlar anlaştıkları kadar anlaşmama durumları da olabilir. Bize düşen elimizden geleni gösterip karşı tarafa işi bırakmaktır.
Ne Yapmamız Gerekir?
Hastanın öncelikle kim olduğunu ne yaptığını neden size geldiğini veya onun sizden ne beklediğini bilmemiz ve ona göre ilerlememiz lazım sonrasında ise hastayla iletişimi sağlayıp mesleğimizi yerimize getirmemiz gerekli tabi bunun için de hastanın onayı gerekli bunu da almak bize bağlı güçlü iletişimle ve ona karşı duygularımızı belirterek onun güvenini alıp sonrasında şifalı ellerimizle uzun yıllar okuduğumuz bu bölümün edindiğimiz bu bilgilerin ışığı doğrultusunda tedavi protokolleri sağlamamız gerekiyor hasta ile empati hastanın duygu düşünceleri hastaya bizim de kendi iletişim becerilerimizden faydalanarak has-tayı kazanıp bu meslek için bir kişiyi daha iyi etmek en büyük temennimiz olmalıdır.

İsmail Kağan Atıcı
İnönü Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü
4. Sınıf Temsilcisi







