Ayrılma Kaygısı Bozukluğu ve İlişkiler

Ayrılma Kaygısı Bozukluğu ve İlişkiler

Herkese merhabalar, bugün sizlere ayrılık kaygısı bozukluğu ve ilişkiler konusunu anlatacağım. Umarım sizler için faydalı bir yazı olur . Keyifli okumalar dilerim…

Öncelikle ayrılık kaygısının tanımı ile başlayalım. Ayrılma kaygısı bozukluğu, bireylerin normal olmayan bir şekilde birine (anne, baba, sevgili, arkadaş gibi) bağlanması ve o kişiden ayrılma düşüncesiyle bile yoğun stres, kaygı ve korku duymasıdır.

Ayrılma anksiyete bozukluğu tanısının konulması için çocuklarda ve ergenlerde  bu belirtilerin en az 4 hafta boyunca, yetişkinlerde ise 6 ay boyunca görülmesi beklenir.   

Ayrılma kaygısı gelişimsel sürecin doğal bir parçasıdır. Ancak çocuğunuzun ayrılık kaygısı yoğun veya uzun süreli görünüyorsa, özellikle okul veya diğer günlük aktivitelerini etkiliyorsa veya başka ruhsal sorunları içeriyorsa, ayrılık anksiyetesi bozukluğu olabilir. Daha büyük çocuklarda, yaşlılarda ve yetişkinlerde patolojik olarak kendini gösterebilse bile en çok bebeklerde ve küçük çocuklarda yaygındır. Bazı kişilerde çocukluktan başlayan bu rahatsızlık yetişkinlik dönemlerine kadar devam etmektedir, bazen ise yetişkin bireyin yaşadıkları dolayısıyla sonradan ortaya çıkmaktadır. Yetişkinlik döneminde ortaya çıkan ayrılık kaygısı bozukluğu genel olarak yaşanan olumsuz bir olay sonucunda görülmektedir.

Ayrılma kaygısı bozukluğunun nedenlerini ise şu şekilde açıklayabiliriz. Travmatik olaylar, çevresel faktörler, ebeveynlerin tutumları gibi bir çok nedenden kaynaklanabilir.DSM-5’te, ayrılma kaygısının çoğunlukla bir yaşam stresinin ardından geliştiği belirtilmiştir. Bu stresli yaşam olaylarına okul değişimi, ebeveynlerin boşanması, yeni bir eve taşınma, göç etme ya da başlıca bağlanma figürlerinden birinin uzun süreli bir hastalık geçirmesi örnek olarak verilebilir. Yani sebepleri çoğunlukla çevreseldir. Risk teşkil eden bir diğer faktör, ailede psikiyatrik bir bozukluk öyküsünün olmasıdır. 

Ayrılma kaygısı bozukluğunun en yaygın belirtileri ise şunlardır ; Bireyler bağlandıkları kişiden ayrılma düşüncesine dahi dayanamaz ve ayrılma ihtimalinde yoğun stres ve kaygı yaşarlar.  Bireyler, sürekli olarak bağlandıkları kişinin başına bir şey geleceğini düşünürler ve endişelenirler. Bunun yanı sıra  kaçırılma veya hastalanma korkusu, reddetme ve isteksizlik, yalnız kalma korkusu, uyku sorunları, ayrılık temalı kabuslar ve fiziksel semptomlar (baş ağrısı, mide bulantısı vb.) da yer alır. 

Ayrılma kaygısı bozukluğunun  bir çok tedavi  yöntemi vardır ve bunlardan bazıları şunlardır; Bilişsel davranışçı terapi, EMDR Terapisi, aile terapisi, oyun terapisi, psikodinamik, ayrılma kaygısı bozukluğu tedavisinde kullanılan psikoterapi yöntemlerinden bazılarıdır. Ayrılma kaygısı bozukluğu tedavisinde kullanılan yöntemlerden bir tanesi de ilaç tedavisidir. İlaç tedavisi, genellikle yetişkinlerde tercih edilse de, uzmanın gerekli gördüğü durumlarda çocuklara da uygulanmaktadır. Ayrılık kaygısı çocuklarda görülüyor ise öncelikli olarak anne ve babaların bu konu hakkında bilgilendirilmesi gerekir.

  • Kaynakça 
  1. R Karlıdağ, S Ünal, A Avcı, B Sipahi – Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı …, 2002 – cogepderg.com
  2. A Kazğan Kılıçaslan, O Kurt, S Yildiz… – KLİNİK PSİKİYATRİ … – klinikpsikiyatri.org
  3. MY Irmak – Çağdaş Tıp Dergisi, 2016 – dergipark.org.tr 

 

Buse Dağlı

Uşak Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü

2. Sınıf Temsilcisi

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum Yap