Hız Çağında Medya Çalışanları: Bir Şeyi Bitirememenin Yorgunluğu

Son zamanlarda fark ettim ki her şeyi yarım bırakıyorum… Bir haber editörü olarak günüm zaten bitmeyen cümlelerle dolu.
Bir haberi yazarken son dakika giriyor. O son dakika haberi girerken başka ve daha büyük bir olay yaşanıyor. Ve neticede aslında hepsi yarım kalıyor. Yayına girmeden başlık değişiyor, gündem değişiyor.
Sadece bu da değil; artık kitapları da yarım bırakıyorum, filmleri de dizileri de…
Bu çağın temposu yordu belki de… Eskiden -eskiden dediğim daha 5-6 yıl önce- bir işi yarım bırakmak suç gibi gelirdi bana. Şimdi ise normalleşti.
Ama bu “normal” bir yorgunluğa dönüştü: Bir şeyi bitirememenin yorgunluğu…

“Zamanımızın hastalığı: her şeyle ilgilenip hiçbirine derinleşememek.” (Zygmunt Bauman)

Gazeteciler/Medya çalışanları için bu durum çok daha zor ve belirgin.
Sürekli veri girişi, hızlı hareket etme kaygısı, izlenme/tıklanma çabası, bilgi kirliliği, güven sorunu, yüzeysellik, kadrosal sorunlar, rol belirsizliği, sürekli bir mesai ve otosansür… Ve tüm bunların ortasında var olabilme kaygısı…
Dolasıyla sürekli akan bilgi, aslında görünmez bir yük yaratıyor: Bilgi yorgunluğu.

“Modern insan, hiçbir işi bitiremeden ölüyor.” (Albert Camus)
Peki ne yapmalı?
Belki mesele bitirememek değil, her şeyi aynı anda bitirmeye çalışmak.
Belki en doğru nokta, “son dakika” değil sadece “nokta.” “Yeter artık, bu kadardı.” diyebilmektir.
Ve belki de bitirmek bir kabulleniş aslında: “Artık bu kadardı” diyebilmek. Ve belki de o noktada, gerçekten başlıyoruz.
“Her gün yeni bir şey başlatıyoruz, çünkü hiçbirine ait hissetmiyoruz.” (Simone de Beauvoir)
Peki sen de son zamanlarda neleri yarım bıraktın?

Yazan: Serdar Kaya — Haber Editörü

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum Yap