fbpx

Bipolar Bozukluk ve Depresyon Sahibi Misin?

Sen de Herkes gibi bipolar ve Anksiyete Bozukluğuna Sahip Olduğunu Mu Düşünüyorsun?

Herkesin çevresinde en az bir kişi vardır anksiyetem tuttu diye gezinen ya da bipolar terimini evet ya da hayır kadar sık kullanan. İyi de bu kadar basit midir bu hastalıklar ya da Onedio testleri kadar kolay mıdır kendimize teşhis koymak?

Anksiyete, bipolar bozukluk, depresyon, obsesif-kompulsif bozukluk, panik atak bunlar neredeyse hepimizin duymaya aşina olduğu fakat tam olarak ne gibi belirtiler taşıdıklarını bilmediğimiz psikolojik rahatsızlıklar. Peki bu kadar yaygın olması biraz fazla ürkütücü değil mi? Gelişen dünya, yükselen yaşam standartı, internetin her eve girmesinden kaynaklı neredeyse her şeye sınırsız erişim… Bütün bunlar çağımız insanını sonu gelmez doyumsuzluğa, bıkmışlığa, kolaylıkla sıkılmaya, her şeyden kaçma eğilimine neden oluyor. 

Bunlar artık çok doğal olan iç dürtü iken hayatta kalma çabası ve gelecek kaygısı ise biricik başucu dostumuz olan stresi beraberinde getiriyor. Modern insan hastalıklarının nedenleri arasında yerini kimseye kaptırmayan stresle beraber yaşamayı öğrenmek ve ona alışmak erken yetişkinlik döneminde pek tabii daha zor oluyor. Hepimizin hayatları iniş ve çıkışlarla dolu bir serüven. Hepimiz de bu serüvende çoğunlukta tek başımıza boğuşmak mecburiyetinde kalırız. Bu durumların varlığı inkar edilmez ya da bir insana ‘ya sendeki de dert mi’ basitleştirmesi yapılamaz. 

“Anksiyetem Tuttu!”

Peki şunu kendimize sorduğumuzda her ağlama isteği, her şeyden sıkılmışlık, gün içinde hiçbir şey yapmama, battaniye altında; çikolata dondurma Netflix’te günde 5 sezon dizi izleme isteği majör depresif bozukluk (depresyon) mudur? Herhangi bir zorluk atlatmaya çalıştığımızda oluşan iç daralması ya da nefes almada güçlük panik atak mıdır? Her olumsuz duygu durumu, çevremizdeki insanlara tutarsız davranışlarımız, bipolar başlangıcı mıdır? Bu tarz profesyonel tedavi gerektiren rahatsızlıklar en ufak duygu değişimimizde ortaya çıkabilir mi dersiniz? 

Üzülerek söylüyorum ki cevabımız hayır. Bu yüzden öncelikle rahatsızlıklara bir göz atalım tam olarak nedir ne değildir? 

Türkiye psikiyatri derneğine göre anksiyete bozukluğu günlük yaşamı olumsuz etkileyecek düzeyde aşırı endişe kaygı, duygu ve durum bozukluğudur. Bu kişiler oluşacak her durumda en kötü ihtimali düşünerek her şeyin kendi kontrolleri dışında geliştiğine inanırlar. Denetlenemez nitelikte olan endişe hali en az altı ay boyunca hemen her gün vardır ve gün boyunca sürer. Anksiyete bozukluğu görülme sıklığı ise %5-6 yı geçmemektedir. Yani 100 kişiden en fazla 5-6 kişide teşhis konulmuş bozukluk vardır. Yorgunluk, dikkat bozukluğu ve konsantrasyon güçlüğü, en ufak sesle kolayca irkilme, uykuya dalamama ve gece sık sık uyanma diğer önemli belirtilerdir. 

Depresyon 

“Girdiğin her savaşta kaybediyorsan belki de seni bilerek öldürmüyorlardır.”   

Majör depresyon bozukluğu; hoş olmayan duygu durumu, aşırı ilgisizlik, umutsuzluk, zevk azlığı ve derin karamsarlıktır. Kişi değişik etkinlik ve sorumluluklara aşırı ilgisiz olmakla beraber olağan işlere de hevessizdir. Umutsuzluk, kötümserlik, benlik saygısında düşme ve suçluluk duyguları intihar düşünce ve eylemlerini uyarır. Bütün bunların yanı sıra iştah azalması ve kilo kaybı da görülür. Genel olarak yaygınlık oranı %3,5-8 arasıdır.

Bipolar Bozukluk

“Tam bütün cevapları bulduğunu düşünürsün, sorular değişir.” Paulo Coelho 

İki uçlu bozukluk (bipolar bozukluk, eski adıyla manik-depresif hastalık); iki ayrı hastalık dönemleriyle karakterize bir ruhsal bozukluktur. Bu hastalık dönemlerinden birisi, taşkınlık (mani), diğerinde ise çökkünlük (depresyon)dür. Birbirlerine zıt gibi görünen bu iki hastalık dönemini yatışma ve alevlenmelerle seyreder. Hastalığın ortaya çıkma nedenleri arasında, genetik etkenler azımsanmayacak orandadır ve ortalama olarak 2/3 oranında genetik nedenler sorumlu tutulmaktadır.

Nedenlerden bir diğeri ise beyinde hücreler arası iletiyi sağlayan kimyasal maddelerin taşınmasında veya düzeylerinde ortaya çıkan değişikliklerdir ve beyinde iletiyi bozarak düşünce, bellek, öğrenme ve duygu durumun düzenlenmesini etkiler. Farklılık göstermekle beraber yaygınlık oranı %2-3 düzeylerinde seyreder.

Hepimiz zaman zaman; işlerimizi zamanında bitiremiyor, gün içerisinde sık duygu değişimi yaşıyor, odaklanma ve dikkat sorunu yaşıyor, sonrasında pişman olacağımız kararlar alıyor, bazen az bazen çok uyuyor, bazen gereğinden fazla alıngan ve sinirli oluyoruz. Dünya üzerindeki 7 milyar 837 milyon kişiyiz ve hepimiz gün içerisinde bu gibi duygu durumlarını yaşıyoruz. Hepimizin delirmiş olduğunu söyleyemeyiz herhalde ehehe. 

Müjdemizi isteriz!

Bu kadar ciddi birtakım açıklamalardan sonra görüldüğü üzere, ne yazık ki her bencillik, can sıkıntısı, aşırı stres beraberinde psikolojik rahatsızlık getirmez. Ayrıca dünya çapında bipolar bozukluğunun görülme oranı %1,2’dir. Dünya çapında tespit edilmiş anksiyete bozukluğu ise %4’dür.

İnsanların yaşadığı ciddi boyutlardaki hastalıklar halk diline pelesenk olmaktadır. Yaşanılan olayları, hislerimizi hafife almak bizim için fazlasıyla zor da olsa ilk güçlükte yıkılmayacak güçlü insanlardan olmak daha gurur verici ve tatmin edicidir. Nasıl ki en ufak bir ağrıda kansere yakalanmışız gibi davranamıyorsak beden sağlığımızla ilgili konularda daha hassas ve bunu yaşayan insanlara saygılı olsak fena olmaz sanki? 

Belirtilerini taşıdığını düşündüğünüz duygu, durum bozukluklarınız için bir profesyonele danışıp alanında yetkin ve uzman kişilerce tedavi görmek, Google’daki testlerle, arkadaşlarımızla kahve sohbetleri sırasında kendi kendimize teşhis koymaktan daha faydalı olacaktır.  

Etkin kampüs ailesi olarak sizlere anksiyetesiz, sağlıklı ve mutlu günler dileriz 🙂

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum Yap